Sayfalar

2 Şubat 2009 Pazartesi

Sabır Diliyorum...

Dün öğleden sonra doktorumdan randevu almak için aradım. Bu sabah 10.10 a randevu aldım. Sonra eşim sabah toplantım var, daha geç alsaydın deyince tekrar arayıp 13.10 a değiştirdim randevu saatini. Bu sabah kahvaltı sonrası da alışverişim de var işim uzun diyerek oğlumla gittim randevuya, yani eşim götürmedi, minibüsle gittik... Eşimse dönene kadar gereğinden fazla sıklıkta arayıp, neredesiniz, ne yapıyorsunuz diye sorup durdu. Meğer sebebi varmış. Akşam eve dönerken minibüste herkes kazadan bahsediyordu. Sabah o yolda kaza olmuş, dördü çocuk beş kişi hayatını kaybetmiş. Kazanın oluş şekli de çok ilginç Yeşil ışığı bekleyen minibüs, beklemeye tahammülsüz bir tanker şoförü yüzünden, tankerin devrilip kayması ve o tankerin üzerindeki makinanın minibüsün çocukların oturduğu kısmına girmesiyle olmuş. Babaları belki de emniyetli diye şoförün tam arkasına oturttu ailesini ve gönlü rahat döndü evine... Yola çıktıklarından en çok 15-20 dk. sonra olmuş kaza... Kanımız dondu. Ölenlerin çocuk olması daha da içimizi yaktı. Çocuklarıyla sömestr tatili için İstanbul' a yakınlarına giden annecik bu kazada 4 ve 10 yaş aralığındaki dört çocuğunu birden kaybetmiş. Üzüntüm katlandı, katlandı... Boğazım düğüm düğüm... Dört evladın hangi birine yanar insan, bu acıyı yürek nasıl kaldırır? Allahım kolaylık ver, sabır ver onlara. Bu akşam sevdikleriyle olmayı beklerken ikindide toprağa girdi küçük melekler. Onlara mı ailelerine mi üzülmeli insan. Kadıncağız hala hastanedeymiş, belki de bilmiyor çocuklarının öldüğünü. İlaçlarla zor ayakta duran babacıkları ne yapsın. Allahım acısı üstünde kalsın denir bizde, çok acıdım, çok üzüldüm. Ben yarın unutacağım belki ama ateş düştüğü yeri yakar. Ve eğer randevu saatini değiştirmeseydik tam o saatlerde biz de o minibüste değil ama o yolda olacaktık...

1 yorum:

GeCe dedi ki...

allah korumuş sizi ama ölenlere de allah sabır versin çok zor malesef 3-5 saniyenin bir insan hayatından daha önemsiz olduğunu kalın kafaları basmıyor