Sayfalar

25 Ağustos 2011 Perşembe

Alo! Facebook'tan Arıyorum...




Dünyada ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Rocco ve Turkcell, Facebook’ta cep telefonu üzerinden iletişimi başlattı. Rocco Sıkısakız için Turkcell altyapısı ile hazırlanan “Facebook’tan cep telefonu ile arama yapma servisi”ne sadece telefon numaranızı vererek dahil olabiliyorsunuz. Linke tıklayıp http://www.facebook.com/roccoloji kaydınızı tamamladıktan sonra uygulamaya kayıt olan herkesle Rocco’nun hediye ettiği 30 dakikayı kullanarak konuşabiliyorsunuz. Nasıl mı? İşte videosu...

Üyelerin telefon numaraları görünmediği için hem eğlenceli hem de çok güvenli olan Rocconnect Tıkla Konuş ile bedava konuşmak için Turkcell abonesi olmanız ve bir Facebook hesabınızın olması yeterli.


Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Ağustos 2011 Cuma

Sevgili Günlük- Karadeniz Turu- Zilkale Durağı

Karadeniz Turu'nun hala 6. günündeyiz. Bugün çok yer gezdik, 2 postla bitecek gibi değil...
Yine Kaçkar Dağları'nın güzelliği eşliğinde, yeşile doyuran bir post.
 Ayder'den Çamlıhemşin'e geçtik. Buradan bize özel minibüslere binip (otobüsle çıkılamıyor) Şenyuva Taş köprü'de fotoğraf molası verdik.
 



 Minibüslerle biraz daha gidip inip Zilkale'ye yürüdük. Yürüyüş yolu üzerindeki bu ev çok hoşuma gitti.
 100 m. lik bir uçurum üzerinde kurulmuş olan ve konumuyla çok dikkat çeken Zilkale muhteşemdi.
  Arkamdaki kapıdan giriş yaptık. Kapıyı açtığınızda büyüleyici bir manzara ve boşluk hissi karşılıyor sizi. Adımınızı yeşil-mavi bir uçuruma atar gibi oluyorsunuz. Kesinlikle her ayrıntı, görsel estetik ve konumlandırma üzerinde çok düşünülerek yapılmış. İnsan zekasına bir kez daha hayran oldum...
 Rüzgar...



Kaleden gökyüzü...
Buradan öğle yemeği için Fırtına Deresi'ne geçiyoruz...

16 Ağustos 2011 Salı

Sevgili Günlük- Karadeniz Turu- Artvin-Sarp Sınır Kapısı-Kafkasör Yaylası Durağı

Karadeniz Turu'nun 5. günündeyiz.
Sarı bitki örtüsü yerini yavaş yavaş yeşile bıraktı bıraktı bıraktı ve sonuç...
 Çoruh Nehri üzerinde HES Projesi dahilinde yapılan barajlardan biri... Deriner Barajı
        Artvin'e giderken şaşkınlık içindeydim. Bu kadar yüksekte ve küçük bir şehir olduğunu bilmiyordum. Dağları aşarak gittik. Kaç yayla geçtik hatırlamıyorum. Sadece binde ikisi düzlük alan olan Artvin'de orta derecede bir ev yapmak İstanbul'da iyi bir ev almakla eşdeğermiş. Ulaşım zor, ev yapacak alan az ve pahalı olduğu için... Artvin'de okuma oranı çok yüksek, Artvin'i görünce buna hak veriyorsunuz. Güzel bir şehir ama nüfusa yeterli değil. Birçok evin bir yönleri uçuruma bakıyor, hem çok güzel hem de biz deprem yaşayanlar için ürkütücü bir manzara...
 2500 metredeki Yavuzköy Yaylası
        Yavuzköy Yaylasında manzara izlemek için ufak bir mola verdik.Daha önce hiç sabahın bu saatinde mısır yememiştim :) Yaylalarda yeşilin briçok tonu ve envai çeşit çiçek gördük. Yeşile alışık olmamıza rağmen manzara büyüleyiciydi...

Laşet Vadisi
 Yavuzköy'deki seyir terası

          Öğle yemeği için 1250 m. yükseklikteki Kafkasör Yaylası'na çıktık. Buraya otobüsler çıkmadığı için minibüslerle çıktık. Nasıl çıktık sormayın. Bir taraf uçurum, yol bozuk, şöfor çılgın mı çılgın, çığlık çığlığa ama eğlenceli bir yolculuktu.
Kafkasör'de sucuk-ekmek yedik. Çok acıkmışız fotograflamaya bile fırsat olmamış :) Fotoğraf yemek sonrası çay içerken...Bu arada yayla olmasına rağmen bayıltıcı bir sıcak vardı.

       Kafkasör'deki öğle yemeğinin ardından bir gecede ikiye bölüp yarısı SSCB'de kalan Sarp Köyü'ne gittik. Sınır kapısında mola verdik.

       İlerideki beyaz bina Gürcistan'a ait. Vizeleri olanlar buradan Batum'a giriş yapıp plajlarından faydalanabiliyorlarmış. Buradan Fırtına Vadisi'ne geçtik ve Ayder Yaylası'ndaki otelimize yerleştik. Karadeniz yemeklerini tatmak için sabırsızlanıyorduk.
       Otelimize yerleştik. Akşam yemeği için çok ümitliydik. Fakat hayalkırıklığına uğradık. Yöresel yemeklerin hiçbiri beklediğimiz lezzette değildi. Aslında doğru-dürüst yöresel yemek te yoktu. Bir mısır ekmeğiyle,lahana çorbasını gözümüz aradı. Berbat bir çerkes tavuğu vardı ve ben artık dayanamadım. Aşçıya, "siz sadece güzelce Karadeniz yemeklerini yapın, çerkes tavuğu yapmayı da Abhazlara-Çerkezlere bırakın", dedim şakayla. Aşçımız Karadeniz insanına özgü rahatlık, güleç yüzlülük ve pembe yanaklarıyla gülümsedi sadece :) Gerçekten doğudan Karadeniz'e geçtikçe insanların yüzlerindeki güleçlik bariz farkediliyor. Yeşilin, mavinin, iklimin insan üzerindeki etkisi sanırım. O sıcakta yüzleri hep gülüyordu Karadeniz insanının.

       Yemek sonrası canlı müzik ve horon izlemek için başka bir mekana geçildi. Ben uzun süreli kemençe sesine tahammül edemediğim için biz gece yürüyüşünü tercih ettik.

       İlk kez bir yaylada geceledim. Üşümeyi ümit ve hayal ediyorduk. Akşam olmasına rağmen hava hala sıcaktı ve odalarda kalın yorganlar vardı.Kalın yorganları sadece sabaha karşı kullanabildik. Otel çok konforlu olmamakla beraber temizdi. Ayder'de kalınabilecek daha iyi bir seçenek te yoktu zaten. Hepsi aynı standartta, ahşap ağırlıklı, Karadeniz'de olduğunuzu farkettiren iç ve dış dekorasyonuyla dikkat çeken otellerdi. Bununla birlikte insanın girdiği heryerde olduğu gibi Ayder Yaylası da bozulmuş. Betonarme binaların çokluğu ve şekilsizliği dikkat çekiyordu ne yazık ki :(

Bir sonraki postta Ayder, Çamlıhemşin, Zilkale'yi gündüz gözüyle gezeceğiz. Dikkat yeşil çarpabilir :)

4 Ağustos 2011 Perşembe

Sevgili Günlük- Karadeniz Turu- Amasya Durağı

       22.Temmuz'da Jolly Tur'la 10 günlük Baştan Sona Karadeniz Turu' na katıldık. Bu yılki tatilimizi kültür turizmi yaparak geçirmeye karar verdik. Oğlumun sıkılabileceği endişesi taşıyordum ama en çok o istedi. Aynı şekilde her gece başka otelde kalacak olmaktan dolayı sıkıntı, yorgunluk yaşar mıyız diyorduk, onu da hallettik. Çok fazla dağılmadık, sabah erken yola çıkıldığı için geceden valizlerimizi kapattık, herşey yolunda gitti. Erken yatıp, erken  kalkınca çok fazla da yorulmadık.
Güneş saati
İlk durak Amasya'ydı. Osmanlı döneminde Şehzadeler Şehri olarak anılan Amasya'ya ilk kez gittim.
       İlk olarak Hitit, Roma, Selçuklu ve Osmanlı zamanlarından kalma eserlerden oluşan Amasya Arkeoloji Müzesi ve Mumya Müzesi'ni  ziyaret ettik.Geceyi otobüste geçirdiğimiz için Amasya'da uyurgezer gibi gezdik ama yine de güzeldi, etkileyiciydi.



Mumya Müzesi
Roma dönemi takılarına hayran kaldım. Helenistik döneme geçildikten sonra feminen eşyalara ve tasarımlara daha çok önem verildiğini tüm müzelerde gördüm. Şimdiki takı tasarımlarına ne kadar çok benziyor değil mi?
Bayezid Külliyesi

Hazeranlar Konağı'nda kuşlu perde buldum :)


Ferhat'la Şirin Heykeli ve arkadaki tepelere oyulmuş Kral Kaya Mezarları
Ferhat'la Şirin efsanesine konu olmuş Yeşilırmak

Bir sonraki durak Tokat...