Sayfalar

yo yo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yo yo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Eylül 2010 Çarşamba

Kuşlu- Mıknatıslı Perde Mandallarım


Herkese canım kuşlarımdan yaptım. Bizim eve, verandadaki dergi sayfası geri dönüşümünden yaptığım rüzgar çanımın (kızılderili ismi gibi oldu)  :) haricinde hiç kuş yapmamışım. Aaaa bir de son yaptığım çay kutusu geri dönüşümünden yaptığım kumbarada :) kuş var.
Mıknatıslı perde mandallarını sürekli alışveriş yaptığım tuhafiyede görünce ilk aklıma gelen fikir buydu. Alalı 1-2 ay oluyor ama ancak yaptım ve rahatladım :)

Önce kuşları hazırladım, sonra da sıcak silikonla, bakış yönlerine dikkat ederek mıknatıslı mandala yapıştırdım.
Yerinde de böyle durdu...


Anneciğimin çeyizime ördüğü dantel perdeme de çok yakıştı.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Yo Yolu Runnerım...

       Yaza girmeden, Olfa kesim aletlerim gelince hevesle kesip kesip onlarca yo yo yapmıştım. Yeri geldikçe değerlendiriyorum.
        Bu runnerı geçtiğimiz aylarda, mutfağımın oturma bölümünü yenilerken yapmıştım. Mutfak fotoğraflarını perdemi de diktikten sonra paylaşırım. Çatıya çıkıp dikiş dikilecek gibi değil, çok sıcak. Aşaıya taşıyıp, ortalığı dağıtmak ta istemiyorum. Bu ara da canım hiçbir şey yapmak istemiyor zaten.
       Zemin kumaş olarak "dak keten" diye satılan (cotton duck) kalın, leke tutmayan kumaş kullandım. Etrafını pötikare bantla temizledim. Yo yoları kenarlara iğneleyip, makina dikişiyle üzerinden geçtim.
Alttaki fotoğraf oturma bölümünden küçük bir önizleme...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Turuncu Kapı Süsü ve Paketleme Şekillerim



       Daha önce yayınladığım lavanta kokulu kapı süslerimden sonuncusu. Son tasarladığım kuş figürüyle çalıştım yine. Çiçekler yo yolardan.

       Aşağıdaki ürünlerin hepsi aynı kişiye gitti. Her yaptığım çalışmayı paketlerken de çok özen gösteriyorum. Her yolladığım siparişin paketlemesi genelde farklı oluyor. O an içimden nasıl geldiyse öyle paket hazırlıyorum.

Devamı için başlığa tıklayın...

22 Ekim 2009 Perşembe

Naz' a Elbise


       Bu elbiseyi annem Naz' a yazın boş dururken örmüştü. Süslemem için bana bıraktı. Daha nasılsa giymez diye el atmamıştım. Havalar soğudu, annem elbisenin akibetini merak eder oldu. Ben de geçen akşam oturup süsledim.


      Mantar aplikesinin içini dolgulu yaptım. Fotoğrafta çok belli olmamış ama tontiş tontiş duruyor. Kelebek yo yodan. Yo yoyu ortadan büzüp, anten yapınca kelebek oluverdi. :)

İşlemeleri elişi orlonuyla, zincir işi tekniğiyle yaptım.
Elbisenin etek uçarındaki minik dilimler çok hoşuma gitti.
Annem belindeki ipi kendi ipinden burup yapmıştı, ben onu çıkarıp yerine bu ebruli şerit iplerden geçirdim. Elbisenin rengi aslında fotoğraftakinden daha canlı bir yeşil. Bugün fotoğraf çekerken hava kapalıydı, gerçek rengi ortaya çıkaramamışım.

Bu da arkadan görünüşü.

Daha önce Naz için yaptığım  saç tüpü burada...

(bu arada Naz 5 Kasım'da 1 yaşına giriyor ama hala kel sayılır .) )

Yine daha önce Naz' a yaptığım elbise süslemesi de burada...

22 Ağustos 2009 Cumartesi

Stil Direktörü'ne Tasarladığım Çanta...

Hani Önizleme 2 demiştim ya; hani sizler de merak etmiştiniz ya...
İşte bu çanta yanında benim kaçıncıyı yaptığımı hatırlamadığım, kuşlu kapı süslerimden biriyle beraber emek, kıymet, değer bilen birine; Stil Direktörüne gitti geçtiğimiz haftalarda. Onun da kişisel blogu dışında satış yaptığı Stil Pazarı adlı bir blogu ve isteyene ücretsiz tema hazırladığı Modasal Mevzular adlı bir blogu daha var.
Bu konuyu açmışken bir itirafta da bulunmak istiyorum. İçim rahat etmiyor başka türlü. Stil Direktörü'nü yani Eda Suner' i 10 Marifet aracılığıyla tanıdım. O zamanlar blogum yoktu, Takı Kulübüm vardı ve açıkçası blogları çok ziyaret eden biri değildim. Gözüm de takıdan başka birşey görmüyordu, dolayısıyla kendisiyle öyle çok yakın olmadık. Çok takip etmezdim. Olmamayı da tercih ettim açıkçası. İşte itiraf kısmı burası. Çünkü o zamanlar bloguyla ilgili tartışmalar, söylentiler, şunlar,bunlar ve bir de üstüne onun sürekli canım cicimli, şekerimli konuşmaları bende bir önyargıya sebep olmuştu. Sonra Craft Woman olarak tekrar döndü ve ben onun o olduğunu bilmeden 10 Marifette yayınladıklarıyla, yazılarıyla yorumlarıyla çok sevdim. O kadar sevdim ki blogundaki uzun süren sessizlik dikkatimi çekti. Keşke gitmeseydi, dedim. Sonra yine 10 Marifette Craft Womanın Eda Suner olduğunu okudum. Bu sefer kendimi hesaba çektim. Önyargılarımdan arınmam gerektiğine inandım. Sonrası Nalan ablayla kendisiyle ilgili 1-2 özel mesajlaşmamız oldu. Kendisi Eda'yla ailecek görüşüyordu ve Nalan ablam hem hemşehrim, hem değerli bir büyüüm olarak yeterince iyi bir referanstı. Sonrası Stil Direktörü diye bir bloga takıldı gözüm. Bu blog kalabalığında ışıl ışıl parlayan bir blogdu. Sonrası yaptığım yorumlara cevaben, kibarca mesajlar aldım Eda'dan. Mesajlarından birinde bana güvenerek, inanarak kimliğini açıklamıştı. İşte o an daha da içim ısındı. Bu kızın içinde kötülük arayan insanlara diyorum ki; boşuna aramayın, ben aradım, gerçekten aradım, bulamadım. Olduğu gibi, cıvıl cıvıl, enerji veren, haksızlığa, aptallığa ve aptal yerine koyulmaya gelemeyen, marifetli, becerikli, kıymet bilen ve bilinmesini de doğal olarak bekleyen, gerçekten özünde mükemmel bir insan. Onun güzel hitaplarına layık olmayanlar var, sırf bu yüzden adsız, kimliksiz, saldırgan yorumlarla hala onu yıpratmaya çalışanlar var. Bırakın Allah aşkına. Ben onu bu haliyle tanıdığım için çok mutluyum. Önyargılarıma uzun süre kulak asmadığım için çok mutluyum. Sadece Eda için değil, sanal dünyada kimseye önyargıyla yaklaşmamam gerektiğini ben onunla öğrendim. Nasıl bakarsak öyle görürüz tüm çevremizi, insanları. İnsanların birbirine hep ihtiyacı var ve olacak. Bu güzel dünyayı salakça ihtiraslarımızla, kıskançlıklarımızla yaşanmaz hale getirmek çok kolay ama öyle bir dünyada yaşamak zor. İyiyi, güzeli tercih edelim, mutlu olalım.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Dergilerden Yaptım 3...

Seve mıncıklaya yaptım bu çalışmaları. Daha önceki dergi sayfası değerlendirme çalışmamdan sonra tadı damağımda kalmıştı. Komşuma iki tane yaptık ama onun zevkine göre süslediğimiz için beni tatmin etmedi. Dergileri akşamları otururken komşularımla imece usulü kıvırıyoruz. Bendekilerden bunu ve daha sonraki postumda yayınlayacak olduğum diğerini yaptım. Bu Bodrum'a gitti... Yalıkavak'ta bir yazlığın verandasında görürseniz bilin ki teyzemin evi :)

İçinde Rulokat kutusu var. Kuş, yusufçuk ve çiçek figürlerini keçeden yaptım. Yo-yolar pamuklu kumaşlardan. Birinin içini doldurdum hatta... Kuşların iki yönünü farklı renklerde çalıştım. Yusufçuk yapmak çok kolay ve zevkli, tavsiye ederim :)
Sutaşı kullanmayı çok seviyorum, takip edenler bilir. Tabii ki de; püskül imzam zaten...

j
Geçen sefer dergi sayfalarını düz kıvırmıştım, çok zor olmuştu. Bu sefer verev kıvırdım, çok daha pratik.

16 Temmuz 2009 Perşembe

Naz'a Elbise...

Bu etekleri teyzem Hollanda'dan getirmişti. Pastel tonlarda tüm renkleri mevcut. İncecik lycralı havludan yapılmış. Naz' ın bunları etek olarak giymesi için önünde 4-5 yıl daha vardı. Ben de birini çaktırmadan alıp aklıma ilk geleni uygulamak istedim.
Önce yo-yolar hazırladım. Fotoğraftakinden daha küçük daireler hazırladım. Bunlar ilk kestiklerim. Gözüme büyük gelince küçülttüm çaplarını.
Bahçeye kurmuştum çilingir soframı :) Komşularım da masamın bir köşesine sıkışıp dergi kıvırdılar. Onlardan yaptıklarımızı da daha sonraki günlerde görebilirsiniz.
Yo-yoların üzerine keçeden daireler kesip, dikip süsledim. Çiçeğin birini keçeden yaptım. Sapları zincir işi tekniğiyle işledim. Beni görünce kaçan bir de kelebek kondurdum keçeden...
Askılarını neyden yapsam, neyden yapsam diye süslediğimden daha fazla düşündüm. Narin omuzlarını acıtmasın istedim tatlışımın. Yo-yoları yaptığım kumaştan kulaklı bantlar hazırlayıp diktim. Fotoğraf çekerken bağladım. Üzerinde ölçüp, düğme dikerim belki diye düşündüm. Geçen akşam kardeşime gittiğimizde giydirip fotoğraflamak istedim ama diş çıkarıyor sanırım, çok keyifsizdi. Yormak istemedim. Kısa süre sonra da uyudu zaten. Altına da renkli, fırfırlı, komik şortlarından giyerek kombinler sanıyorum.

30 Haziran 2009 Salı

Dergilerden Yaptım 2...

bahsettiğim, eski dergilerin geri dönüşümüyle ortaya çıkardığım ne idüğü belirsiz :) objeyi, o zaman da bahsettiğim gibi mumluk dışında başka amaçla kullanmak üzere hayal edip, tasarlamıştım. Sevgili keçe ve kumaş kuşlarım( 2 kuş var biri görünmemiş), içi boş ve dolu yo-yolar ve keçe parçalarıyla süsleyerek tamamladım. Verandama astım. Fotolara tıklayarak birer çarşaf edasında yayılmalarını görebilirsiniz :)

13 Nisan 2009 Pazartesi

Naz'ın İlk Saç Tüpü...

Geçenlerde kardeşim, (Naz'ın annesi) ne kadar kutu vs... toplamış bana gelirken getirdi. Bu kutu da Ada' nın oyuncaklı şekerlerinden artakalmış. Oyuncağını kırmış, kapaklı bir tüp vardı elde. Bu da lazım olur mu? diye sorunca ilk aklıma gelen Yelda'nın yaptığı saç tüpü oldu. Dün akşam bu fikri hayata geçirdim. Tel iskeletli çorap bebeklerimden bele kadar yapıp, yo-yodan etek giydirdim. Eteği kapağa yapıştırdım. Balon etek oldu :) Saçları özellikle gür çalıştım ki, Naz'ın saçları da gür çıksın... Naz'da henüz kesilecek saç olmadığı için(şu an 5 aylık ve hala kel gibi birşey) fotoğraftaki konu mankeni saç, benim ilk saçım. Albümün içinde yıllardır (sormayın kaaaç yıllardır) durduğu için kurdelası artık peksimet gibi olmuş :)
Posted by Picasa

1 Mart 2009 Pazar

Pembe Pötikareli Kaplama Kutularım...

Dizinin devamı...
Küçük kutuyu minik yeğenim Naz'a vereceğim. Tokalarını koymak için kullansın. Naz kel ama(4.5) aylık henüz:)) Büyük olanında tabaka keçelerim duruyor şu anda. Kardeşimin gözlerine bakacağım. Ablam "keşke bunu da verse" bakışı görürsem bu da onların olacak.
Yo yo tekniğiyle yaptım bu süslemeyi. Dikişleri düğmeyle kapattım. Bir de keçe kalp kestim.
Bunda da pembe kuşun kumaşı hariç (o pazen) diğerleri keçeden. Pembe keçem yoktu ve pembe olmasını çok istedim kuşun. Pazenin arkasına yapışkanlı kağıt yapıştırıp kuş şeklinde kestim. Hem sertleşti hem iplik atmasını önledim. Kanadına da kağıt yapıştırdım.

Bayılıyorum Şu Yapışkanlı Kağıtlara...

Vakti zamanında çok şeyler kapladım yapışkanlı kağıtlarla ama en çok sevdiğim bunlar oldu.
Cuma günü uzun ve alakasız bir listeyle alışverişe çıkıp, listede olmayan ama çok güzel desenleri gelmiş olup beni cezbeden yapışkanlı kağıtlarla eve döndüm. Mutfağa poşetleri atıp kağıtlar, ipler, silikon çubukları vs... ile dolu poşetimi kapıp odama koştum. Yerleştireyim dedim ama kağıtları kutuların üzerine koyunca pek yakıştılar, ölçsem bıraksam, yok yok kessem bıraksam akşam yemeğinden sonra kaplarım, yok yok kaplasam da yemekten sonra süslesem derken bu aşamada ve saat 18:00 sularında yemek hazırlamam gerektiği için zoraki çıkabildim odadan. Biri gömlek, diğeri çikolata kutusuydu. Kaplamak çok kısa sürdü ama süslemek daha doğrusu tasarlamak uzun sürdü.
Biri gömlek, diğeri çikolata kutusuydu. Kaplamak çok kısa sürdü ama süslemek daha doğrusu tasarlamak uzun sürdü.
Aklınızda bulunsun, bu tür kaplama ya da dekopaj işlemlerinde oluşabilen hava kabarcıklarını toplu iğneyle hafif delerek ve elinizle yayarak yok edebilirsiniz.
Kaplandılar, arada bir yemek molası verdim, ne yapsam ne yapsam diye düşündüm o arada.
Keçeler zaten odanın başköşesinde yayılı durumdalar. Onlara takıldı mecburen gözüm.
Arkası yarın...