Sayfalar

9 Ekim 2009 Cuma

Sevgili Günlük- Sonbahar Delirtiyor Beni Uleeeyn :)

       Gittim geldim, taslaklarımdan birini yollayayım, dedim. Hiçbirini beğenmedim. Dün deli gibi alışveriş yaptım. Saçlarımı annemin deyimiyle "Ali gibi" kestirmek istiyorum. Hiçbirşeye elimi sürmek istemiyorum. Ev işleri zulüm oldu. Baştan savma yemekler yapıyorum (inadına bir de güzel oluyorlar)... Etrafımdakilere sarıp duruyorum.
  Dün Swatch'tan yüzük siparişi verecektim, onların ölçüleri normal yüzük ölçüleri gibi değil. Sitede verilen PDF yüzük ölçü şeridini yazdırmak için oğlumun bilgisayarını açtım. Yazıcı ona bağlı çünkü. Bilgisayarına şifre koymuş. Çıldırdım. Netbooka bağladım, cdsini istiyor, cd de öbür evde. Sonuçta işimi göremedim ve bu daha önemli bir iş te olabilirdi.

       Geçenlerde bunu görüp kibarca uyarmıştım. Kendi kendime karşımda o varmış gibi kavga ettim. Bütün kabloları söktüm. Duvar stickerı yapmak için bir haftadır misafir yatak odasındaki yatağı işgal eden, bir haftadır siyah yapışkanlı kağıt tarafından alınmadığı için orada bekleyen puzzle şeklindeki çıktıları düzensizce topladım. Hızımı alamadım. İnternetten basketbol topu vs... siparişi vermiştik, o siparişi iptal ettirdim. Eşimin ablası aradı, ona döktüm içimi. "O delikanlı artık, sakin ol, anlayışlı ol", dedi. O delikanlı hatırlarsa o bilgisayarı ona doğum gününde ben önayak olup aldırmıştım. Yoksa evimizde işini görecek laptop vardı. Çok ağrıma gitti. Birşey yaptığını düşündüğümden değil, her zaman olduğu gibi olmadığı için, bu davranışı ondan beklemediğim için çok üzüldüm. Biz onunla arkadaş gibiyiz. Herşeyini anlatır, bilirim. Onun bilgisayarına da kırk yılda bir işim düşerse otururum. Bu şifre benden başka kime konulmuş olacaktı ki...




      Bu sabah okula giderken

       O hızla iki katı da süpürüp, toz aldım. Süpürgenin sesine sığınıp bağıra bağıra söylendim. Baktım hırsım geçecek gibi değil, yoldan geçen komşumu zorla kahve içmeye çağırdım. Konuşunca biraz yatıştım. Tamam ergenlik falan ama bu bana yapılmış saygısızlık, savaş ilanı gibi birşey.

       Onun geliş saatinde evde olmayayım istedim. Dikiş makinası siparişi vermiştim. Netten ileri vadeli havale yapıp hesabıma para yatırayım, diye çıktım. Parayı yatırıp kuyumcuya girdim. Eşim bayramda elini öpünce hep para verir :) Bu bayram harçlığıma zam yapmış. Eh dükkanı da kapattık malum. Onunla kendime spor bir bileklik aldım. Gümüşçüden de üç tane yüzük aldım. Hepsini takıp eve dönmek istedim, bileklik te dahil hepsi küçültülecek olduğundan takamadan döndüm. Markete uğradım. Yolda komşum arayıp çaya çağırdı. Yürüyeyim, açılayım düşüncesiyle yürüyerek eve döndüm. Hava da pek sıcakmış. Evde anlaşılmıyor.


Yüzüklerimi aldım, kırmızı olan mercan. Bilekliğim de kırmızılı ama o Pazartesi gelecekmiş.

       Sakinleşince "fazla mı abarttım" diye düşündüm. "Yok yok haketti", dedim. "Pişman olmayacağım", dedim. Ben öyle kendisinden birşey saklanacak annelerden değildim. Kaldı ki birşey sakladığından değil, büyüdü ya; hava olsun diye şifre koyduğundan adım gibi eminim.

       Komşuya geçerken anahtarı da aldım. Anahtarını almamış giderken, kapıda kalsın, istedim. Komşuda iki ev ötede zaten. Baktım cepten arıyor. Yedek anahtarı varmış, eve girmiş.

      Eve gelince konuşmak için babasını bekleme niyetindeydim ama, dağıttığım-topladığım ortamı görüp sorular sorunca patladım. Beklemedeyken virüs girermiş te, falan da filan da... "Bundan sonra bilgisayarı açamayacağın için virüs te giremeyecek, rahat ol", dedim. O ara Bıdığı gezdirme bahanesiyle evden yokoldu. Babasıyla birlikte içeri girdi. Ona da daha kapıda "oğlun bilgisayarına şifre koymuş, sence bir insan bunu neden yapar" dedim. O da "oğlum sen işadamı mısın, CIA ajanı mısın, banka hesaplarına mı girilmesinden korkuyorsun?" dedi. "Bu evde bilgisayar kilitlendiğini gördün mü hiç, lüzumsuz işleri bırak" dedi. Arkasından da hemen "dersler nasıldı? " dedi. Ben iki saat yırtındım, hala da bıraksalar devam edebilirim. Adam iki cümleyle bitirdi işi. Hatta normal hayata geçiş bile yaptı.

       Akşamdan beri kedi gibi. Bir süre bilgisayarı açamayacağı için bu postu tazeyken okuyamayacak. Okuduğunda da olay soğuduğu için kesin benimle dalga geçecek :)

       Hala saçlarımı kestirmek konusunda kararlıyım. Zaten bu mevsimde herşey isyankar. Saçlarım bile laf dinlemiyor. Havadan mı, benden mi bilmem ne yapsam diken diken elektriklenmiş şekilde duruyor. Gitsin, bitsin şu sonbahar hayırlısıyla. Off daha kasım kasım kasılan Kasım var önümüzde. Naz'ın ilk doğum günü Kasım'da. Onun dışında Kasım ayında bildim bileli iyi birşey olmadı... Hayatımın en verimsiz dönemleri. Kış uykusuna yatmak olsa da yatsam Nisan' da uyansam. Bu mevsimi sevenlere hayretler ediyorum. Bu önyargımı değiştirecek mucizeler istiyorum. Kaşınmayayım; Allah'ıma çok şükür sağlık, sıhhat herşey yolunda da, elimde değil içim daralıyor.

    Dün Paramarka'dan mail gelmiş. Kazanan belli oldu diye. Oylama sürecinde, önceki yazımın yorumlarında ve 10 Marifette sağolun bana çok destek oldunuz. İnanın katıldığım hiçbir yarışmada benim için ödül ön planda olmadı, eğlencesine katıldım ve gerçekten her zaman hakedene layık görürüm başarıyı ve kalbimi hep temiz tuttum. Haketmediğim bir başarıyı taşıyabilecek kadar geniş te değilim. Kazanan eser aşağıdaki foto. Amaç oy çokluğuyla kazanmaktı. Arkadaş ta tasarlamaya değil, oy toplamaya çalışmış. Düzen böyleyse o da düzene uymuş, kendisinin suçu yok aslında. İşleyiş adaletsiz. Herkes tasarımcı olamaz, bazen çok basit, emeksiz  işler bile verdikleri mesaj sayesinde tutulurlar. Ben çok uğraştım ama  ne tasarım, ne de mesaj göremedim bu çalışmada.


        Benim çalışmalarımı görmeyenler için de burada yazmıştım. Videoyu mutlaka izleyin, derim. Çok severek çalıştım. Ben eğlendim, sonuç ne olursa olsun :)

27 yorum:

Adsız dedi ki...

oyyy sesi yoruldum :)))))) okuması böyleyse yaşaması nasıldır ne günmüş ama...Gençler böyle şimdi biz ne kadar arkadaş olsakta onlar her şeylerini bilmemizi istemiyorlar yine de ..kızımın da bazen bana anlatmadığını arkadaşına anlattığını duyduğumda kıskanıyorum..ben onun en yakınıyım neden diyorum ama öyle işte..gençlik.

bu arada şu yarışmanın sonucuna dün bakmıştım ben de.. çok adaletsiz gerçekten de..1. olan fotoğrafı görünce şaştım kaldım..bu tasarım mı şimdi..5 yaşındaki çocuğa versen malzemeyi en az bunun kadar güzel bişey yapabilir..sen yazmadan fikrimi belirtmek istemedim ama senin tasarımın şahaneydi hele o videolu olana bayıldım..sen bizim birincimizsin oy sistemiyle yapılan yarışmalarda çevresi geniş olan kazanır herzaman

TATESAL dedi ki...

Sen 1. olmalıydın gerçekten...Abidik gubidik şeyler yapıp yarışmaya katılmışlar...
Aman benim oğlanda yapar o kazana arkadaşın yaptığı limonu oyun hamurundan...Daha 2 yaşında...
Aman ne zaman emek hak ettiği değeri bulduki bak şimdi canım sıkıldı...Bu konuda 1 sayfa yazabilirim ama yormayayım seni...
Olan olmuş,üzülme sen bizim birincimizsin her zaman ....

iffetin günlüğü dedi ki...

bizim baba da aynı davranıyor benim çıldırdığım durumlarda.şu 3-4 seneyi atlatsaydık.bizim büyüklerin yaş aralığı iki..ortalık sakinleşince canları sağolsun diyorum ama olay anı elim ayağım epey titriyor sinirden..
yarışmaya gelince;bu çalışmayı yapan arkadaş kaç yaşında acaba merak ettim.limona capy yazması etkilemiş insanları herhalde.

nrhnmrl dedi ki...

çoook uzun yazıları okurken genelde çok sıkılıyorum tez canlıyım ben ama bunların çoğu bana uyduğu için hemen okudum benim de ruhum sıkılıyor bu aralar canım hiiiiç birşey yapmak istemiyor sen ne güzel yine çıkıp dolaşıyorsun sıkıntını atmak için ben onuda yapamıyorum amaaan neyse sesicim sıkma canını herşey biraz zaman geçince herşeye daha sakin bakabiliyor insan dediğin gibi ergenlik biz daha o devirlere gelmedik okuyorum böyle yazıları ki hazırlıklı olayım diye ama hazırlıklada bi alakası var mı bilemiyorum neyse çoook uzun yazdım.
Cappyide boşver adil değil zaten işlerden anlayan seçici bir kurul da olmalıydı işin içinde öptüm canım.Kendine iyi bak sevgiler

mineal dedi ki...

Senin elektriğin artmış canım benim ,bana da böyle oluyor.Hele saçlarım söz dinlemiyorsa kesinlikle elektriktendir.Biraz çimlerde çıplak ayaklı kontesi oyna.Oğlun büyüyor,kocan hep aynı kalıyor:))).Benim eşimde bu konuda geniş, kız dersini yapmamak için ya da zor geldiği için bağıra çağıra ağlıyor,derdi çizgi film izlemek,aynen kelime şu tamam kızım ben yaparım dersini boşver okul yılları daha çok nasıl olsa öğrenirsin.Zaten sen büyüyene kadar herşey değişecek çocukluğumda öğretilen dört işlem hariç herşey değişti.Üstelik onunda kolayını öğretiyorlar şimdi sen üzme kızım kendini:))).Ben kime kızacağımı şaşırıyorum. Odasını toplama, dağınıklığı içinde; büyüyünce çok toplayacaksın bu yüzden kafana göre takıl kızım kasma kendini:(((
Anne toplasın anne köle annenin sağlık durumu bozulmuş morali bozulmuş kimin umurunda nasıl olsa kadın kendi kendini tedavi ediyor:(
Yani bende eşimin olayları algılama ve çözme biçiminden rahatsızım.Erkeklerin nerdeyse tamamının algılama biçimi aynı, sadece boyları, şekilleri, yaşları, eğitimleri farklı ama aynı teknenin hamuru hepsi:))))
Hadi kolay gelsin yıpratma kendini,

sesiber dedi ki...

Eylülbahçesi evet hazırlıklı ol canım, içlerine Asi kaçıyor bu yaşlarda bunların.

Tatesal desteğin için teşekkür ederim ama geçmiş olsun demekten başka çare yok :))Çok sağol canım.

İffet anneler kızdığında babalar, babalar kızdığında da anneler tampon olmak durumunda kalıyor, iyi de oluyor aslında.

Nurhancım valla yazınca rahatladım sanki. Daha iyiyim.

Minecim eşimden ben memnunum bu konuda. Benimki seninki gibi rahat değil, bilakis çok pimpiriklidir ama ben coşmuşsam o susar. Ortamı da yumuşatır. Yani ben eşimin olayları algılama ve çözme biçimini kendimden daha çok seviyorum, hatta örnek alırım çoğu zaman. Yanlış anlaşma oldu sanırım.

Önerilerin için sağol canım benim.

mineal dedi ki...

Paramarkada birinci mi değişmiş, farklı bir tasarım var.Yarışmaya ek yapılmış ve uzatılmış.
Bu arada eşinin tarzına senin adına mutlu oldum:))).Hastanede 3 ay sürecek bir fizyoterapist eşliğinde tedaviye başladık,karamsarlığım bundan olabilir.İyi haberlerimi de vereceğim inşallah.Hoşçakal

Duru Günaçan dedi ki...

sesiciğim oğlun gerçekten de arkadaşlarından özenip şifre koymuştur hava olsun diye.çocukçağıza kızma o kadar yahuu:)

yarışmaya da gelirsek gerçekten adaletsiz bir seçim sistemi var orada. 1.liği sen haketmiştin bana göre de ama o kadar oy nasıl toplayabilir ki bir insan? orası için bence bir daha emek harcama. 1. olan esere bakıyorum ve yazık diyorum valla.

embir dedi ki...

sesim ne yaptın sen, oku oku ben şiştim sen ne hale gelmişsindir anlayabiliyorum.

Bende yazıyı okurken şifre meselesinde sonunda sana bir süpriz çıkacak diye düşündüm ama olmadı :((

Ergenlik işte boşver canım, sakin ol...

Şu yarışma meselesine gelince sana oy vermek için üye olmuştum sonra tüm çalışmalara baktım ve sesim kesin birinci oldu dedim. Dün bana da mail gelmiş bir baktım bumu birinci olmuş diye sinir oldum.

Kesinlikle çok haklısın, keşke böyle olmasaydı...

Şimdi sana kocaman bir öpücük gönderiyor ve kaçıyorum (hala özel gün çantası dikiyorum)

Bizim Gibiler dedi ki...

Bu yaşlarda kendilerine ait bir şeylerin olması, sahiplenme, özel yaşam bu duygular hoşlarına gidiyor. Büyüdüklerini hissediyorlar herhalde. Aynı şifre meselesi bizde de oldu. O an ben de senin gibi çok kızmıştım ama üzerinden biraz zaman geçtikten sonra anladım. Eminim senin de sinirlerin biraz yatıştıktan sonra normal karşılayacaksın.
Paramarka'nın yarışma sonucu tam bir fiyasko. Ne emek, ne kabiliyet, ne de fikir var, rezalet.
Kesinlikle senin hakkındı.

Yelish dedi ki...

annesi ama artik o ozel birseyleri olmasini isteyecek yasa gelmis sanki ?
dusunsenize herseyleri goz altinda ,olsa olsa bibilgisayari kendine ozel olabilir.Gerci ben belkide anlayamiyorum , benimki daha 14aylik , bende belki ayniseyleri hissederdim ama nedense bana artik privacy hakedecek yasa gelmis gibi geldi :))

herşeyden azıcık dedi ki...

Anamm bu ne stres böyle harbiden sonbahar sana gelmiyor pimi çekilmiş el bombası gibi dolaşıyorsun canım benim.Genç çocukya ondan yapmıştır artık onlarda kendi kendilerine bişeyler yapmaya çalışıyorlar kızma annesi:))Ayrıca saçlarını kestirme geçecek bunlar zamanla toplamaya çalış yada saç spreyi gibi bişeyler kullan.Ama yapana saygısızlık olmasında o ne iğrenç birşeydi ya benim oğlanlar bile daha güzelini yaparlardı eminim anasınıfı faaliyeti gibi olmuş:))ben olsam göndermeye utanırım demekki çevresi geniş herkese py kullandırttı neyse artık kim hakettiğini alıyorki bu dünya zaten:((

sesiber dedi ki...

Şifre konusunda sonra ben de yatıştım, dediğim gibi, dediğiniz gibi büyüklük havaları bunlar ama inanın anne olmak bil yetmiyor anlamak için, her yaşın, her dönemin ayrı karşılıklı davranış tarzı var. Küçükken ben de oooo çok özgür yetiştireceğim diyordum ama büyüyünce duyduğunuz endişe buna engel oluyor. Doğduğu günden beri evde bilgisayar var ve bugüne kadar hiç kıstlamadık, saat koymadık. Buna çok memnunum, kısıtlayan ailelerin çocuklarında olan yasağa rağbet bizde olmadı. Yasaksız bir aile düzeninde aile büyüklerine yasak konulması hoşumuza gitmedi. Şeffaflık ve netlikti ondan istediğim, o da bunu anladı sonuçta.
Çok teşekkür ederim yorumlarınız için. Sanırım sonbahar olmasa da bu konuda aynı tepkiyi verirdim.

Evet paramarkada birinci değişmiş. Tam fiyasko...

Yelish dedi ki...

iste bende o yuzden oglumdan yasi buyuk olan cocuklarin maceralarini /annelerinin bloglarini okumaya bayiliyorum
Bazen diyorum ki "eyvah bizi neler bekliyor" ama haklisin,o zaman nasil davranacagimizi bilemiyoruz ; ucundaalisveris ve yuzukler varsa sevdim ama ben bu isi :))

sesiber dedi ki...

Aslında her yaşlarının tadına varmak gerek, çok kötü şeyler yapmadıkları sürece. Ben yüzükleri taktıktan sonra duruldum biraz :))Bir de dikiş makinam gelse süper olucak :)

Yelish dedi ki...

Adapazari dedin bitirdin beni
Kokusu burnuma geldi ,kendine has bir kokusu vardir Adapazarinin
bisiklete binen dedeler geldi gozumun onune
birde annanem ve dedem geldi aklima.
Canim annemin aklina butun cocuklugu ve genckizligi gelir Adapazari diyince.
Yok valla bir dahaki Turkiye seyahatimde kesin Adapazari -Karamursel yapicam -kararliyim

sesiber dedi ki...

senin sayfa da benimki de msn gibi oldu ama olsun :)))
bak bekleirm gelirsen, benim dedem de bisiklete biniyor. şimdi burada motorlar moda:))

Butikpartim dedi ki...

Sesiber,yaptığın cappy ürünlerine bayıldım,süper olmuş..Oğluna gelince,yetişme çağında olur böyle şeyler canım,sen üzme tatlı canını:)

Unknown dedi ki...

Ergenlik sendromlarını bizde onlarla birlikte yaşıyoruz.
Bizdede sabahın 8 inde yaygara koptu.dersaneye gidecek swith istiyor.Dolap dolu al diyorum yok onlar küçük.şoklandım yeni aldığım xl beden.giymiyor.sevmiyorum dese tamam.küçükmüş.babaya bağırıyorum;herkes gelişmesi için doktora götürür sen gelişimi dursun diye götür bari diye.
Hepsi erkek ya,benimle sabah sabah dalga geçtiler.
Arkadaş geldi dersaneden bişey olmamış gibi,anne nasılsın sarılıp öpüyor.Bitti bile o kıyamet:)
Geçiyor yani.Üzme kendini.

Şu çirkin ,kıytırık limona diyecek bişeyimde yok:(((

zihni örer dedi ki...

Selam,
kendimi rüzgara teslim ettim, buraya sürükledi. Bir de ne göreyim, "sesi-yorum"...

"z" ve "s" farklı harf olsa bile, çok farklı olduğu söylenemez.
Detayları
burada açıkladım.

Ne dersiniz, bu benzerliği neye borçluyuz:) Ben buna "blog kardeşliği" diyorum.

zihni örer dedi ki...

Başlığa bakıp gövdeyi görememek buna denmeli:)

Yazı oldukça akıcı, içten, biraz çılgın, bir de "biz"den parçalar bulmuş olmak güzel.....

Malla dedi ki...

ergenlikte oğullarla uğraşmak çok zor. meret senelerce sürüyor ama fazla da bulaşmamak lazım.Çeken bilir. Hala nelere göz yumduğumu bi bilsen.((

sakagun dedi ki...

Sesiiim, yarışmalarn çoğu böyledir. Arkadaş çevren varsa kazanırsın. Harcadığın emeğin, ürettiğin eserin bir anlamı yoktur. Ben artık yarışmaları kazanmadığımda üzülmemeyi öğrendim. Kazanmayacağımı bilerek katılıyorum. :) Sırf eğlenmek için.

Bu arada şifre konusunda oğluna hak veriyorum. Şifre koyması kişisel güvenlik açısından güzel, bu alışkanlığı şimdiden kazanması çok daha güzel, ancak şifreyi size söyleseydi daha iyi olurdu. Benim evde de iki bilgisayar var, ikisi de şifreli.

Beyaz Kkelebek dedi ki...

Valla ne günmüş.Senin için epey zorlu olmuş benim çoçuğum yok ama bu tür dertler hep oluyor olacakta... Eeee eskiden bizde annelerimizi çıldırtırdık gençlik işte herzaman her yerde olağan işler.

E. Ali dedi ki...

Bilgisayarlarda ayrı kullanıcı hesapları oluşturulur, herkes kendi hesabından girer bilgisayarı kullanır. Bunu bilmiyor musunuz?
Denetim masasına girin, kullanıcı hesaplarına tıklayın. yeni kullanıcı oluştur'a tıklayın sadece isim vereceksiniz, isterseniz şifre de atayabilirsiniz ama gerekmez. kayıt edin bu kadar. bilgisayarı yeniden açtığınızda kullanıcılar karşınıza çıkar. kendinizinkine tıklayın bilgisayarı rahatça kullanın. Sanki başka bir bilgisayar gibidir. her şey sıfır ayardadır. ama yüklenen programlar ortaktır. klasörler ortak değildir herkesinki ayrıdır. ben bu konuyu blogda yazayım bilmeyenler çok galiba.

sesiber dedi ki...

E. Ali elbtte bunu biliyorum da, konu bu değil, bilgisayara şifre konulmasıydı:) Zaten önceden şifrelenmiş bir bilgisayarın denetim masasını açmak için de, kullanıcı hesaplarına girebilmek için de önce o şifreyi bulmak gerekiyor. Bizimki bilgisayarı paylaşamama olayı değil, anne-ergenius çatışmasıydı.

E. Ali dedi ki...

Esas ana fikri anlamıştım da olsun böylece bana yeni bir konu çıktı ve yazdım yayımladım bile. :)
Bu arada, yazımda o şifreyi çatır çatır nasıl kırarsınız onu da anlattım. :) Gerçi çocuk korkudan artık bir daha şifre düşünmüyordur ama aklınızda bulunsun.