Sayfalar

12 Kasım 2009 Perşembe

Sevgili Günlük- Dikkat Çok Dertli Bir Yazı... Hatta Dikkat Yüksek Gerilim...

        Belki vefasızım, belki duyarsızım, belki hiç iyi dost değilim, belki neysem neyim... Evet ben iyi bir dost değilim. Dostluk kurduğum kişilerle aramda bilinçli bıraktığım mesafeler bu yüzden. Kaldıramıyorum fazlasını. Hesap vermek, sitem dinlemenin adı dostluksa ben kimsenin dostu değilim, olamam da. Bağımlı olmayı da sevmiyorum. Çünkü dert dinlemeyi sevmiyorum. Dert anlatmayı sevmediğim için belki. İnsanların saçma sapan şeyleri büyütüp, dert diye ballandıra ballandıra bana anlatmalarından nefret ediyorum. Bunları zevkle dinleyecek tipler var, gidip onlara anlatsınlar. Şu sıralar şu aptal Kasım ayını atlatmaktan başka derdim yok. Varsa da yok. Var diye adını koyduğunuz şeyi yokedemiyorsunuz çünkü. Onun için ben hep hayatımda sorun yokmuş diye düşünür, öyle hayal eder, öyle davranırım. Kendi dertlerimi bile itelerken başkalarınınkini dinliyor olmak beynimin içindeki damarları resmen tek tek gerip, çöpleştiriyor. Gerçekten o seans sonrası halim bu...Dün gece hayatımda ilk kez tansiyon ilacı aldım. (Tansiyon ilacı çok tuvalete götürür derdi, büyüklerimiz, doğruymuş.)

       Düşünüyorum, bazılarınınki gerçekten dert. Offf, diyorum dinlerken, bende çözüm yok, fikir yok, teselli verecek durumda değilim. Bu da aynı etkiyi yapıyor. Elimden gelen iki satır laf etmek onu da yapamaz oluyorum. Yorum dahi yapamıyorum. 

       Biliyorum okuduklarınızdan birşey anlamadınız. Zaten sadece içimi dökmek için yazdım. Tıpkı çocukluğumdan web günlüğü tutana kadarki, gerçek günlüklerime yazdığım gibi...  

      Hafta sonu kışlık eve geçeceğiz. Geçen hafta evi temizlettik. Eşyalarımı toparlıyorum yavaş yavaş. Çatıyı toparlamak için çıkıyorum, birşeyler dikip, daha da dağıtıp iniyorum. Eşim 3 gündür yurtdışında ve bu gidişi bana bu sefer çok koydu. Burnumun direği sızladı, ilk kez gitmeden önce ve gittikten sonra arkasından ağladım. Ağlarken düşündüm, ne çok zamandır ağlamamışım. Aklıma hep kötü şeyler geldi. Yazarsam gerçekleşmez, diye yazıyorum. Sağ sağlim eve dönmesini çok istiyorum. Günde 2-3 kez arar. Bu akşam aramadı. Ben aradım. Açmadı. Hah dedim, birşey oldu. 15 dk. geçti tekrar aradım, türlü senaryolar eşliğinde. Neyse açtı, konuştuk. Kasım mı, Merkür mü neyse bunun sebebi, gitsin buradan... Kendimi geri istiyorum.

20 yorum:

Yelish dedi ki...

anladim ben seni ...

Bir tanidigimiz evin tam girisine bir not asmisti
Hemde oyle suslu puslu baski falan diil, kareli kagida eliyle yazmis

-LUTFEN EVIME GIRERKEN DERTLERINIZI ,KEDERLERINIZI KAPIDA BIRAKINIZ .BU EVDE SADECE GUZEL SEYLER KONUSULSUN VE HUZURLU MUHABBETLER OLSUN ISTIYORUM

Hemde oyle bir yere yazmisti ki ,girer girmez oku-ma-ma sansin yok. Cok hosuma gitmisti, seni okurken o geldi aklima simdi

Yazasin bir not

Simdi esin sana hediyeler alir gelir birde , hepsinden haberimiz olsun bak , tamam mi ? :)

YETENEK-SİZİN dedi ki...

sibel abla eşini çok özlemişin sen belli, inşallah sağ salim döner. Sende kendini üzmeyi bir kenara bırakırsın. sevgi ve mutlulukla kal

Adsız dedi ki...

evet aynen bende öyleyim kimseyi dinleyecek tahammülüm yok, kimsenin negatif elektriğini üzerime alacak durumda değilim, mümkün mertebe fazla konuşan ve herşeyi anlatanlardan uzak duruyorum.....

Sibel cim ben boyunluklara bayıldım aslında siyah olanı istiyorum fakat kredi kartı kullanmıyorum artık bu yüzden pasajdan değilde vereceğin bir hesaba yatırarak alışveriş yapsak nasıl olur..

sibel dedi ki...

Sevgili sibel,yazını okuyunca kendimi görüyormuş gibi oldum.Demekki ismi aynı olanların karakterleride benziyormuş.İnsanların dert dedikleri şeyler bazen beni okadar çileden çıkarıyorki...Mesela ben 8 yıl önce eşimi akciğer kanserinden kaybettim.Osene kızım ünüversite sınavına,oğlum anadolu lisesi sınavına giriyordu.arkasından oturduğum evi satmak zırunda kaldım.Başıma dünya kadar borç ve bir işyeri kaldı.Ben bunlarla uğraşırken,arkadaşım gelmiş iki gözü iki çeşme Amerika gezisine gidecekmiş,bir aksilik çıkmış ,onun için psikolojik tedaviye başlamış,bunu anlatıyor..... yani demekki dertten derde fark oluyor..Boğasım geldi.Fakat böyle oluncada insanlardan kaçmaya başlıyorsun oda iyi değil . Sitem etmeye gelince hayatım boyunca nefret ettim.İnsanları birbirinden uzaklaştıran en büyük etken olduğuna inanıyorum.Evladına bile iki gün sitem etsen üçüncü gün eve gidip annemin surstınımı çekecem diye ,sen yattıktan sonra gelir. Anladım sen biraz sıkılmışsın.Allaha sığın.DERTLERİNE BAKIP,BENİM NEBÜYÜK DERDİM VAR DİYECEĞİNE RABBİNE SIĞINIP BENİM NE BÜYÜK RABBİM VAR DE,Her şeyin çözümü onda inan buna

sesiber dedi ki...

Yelizcim bu iyi fikir aslında da biliyorum ki bazı türler onu okur okur içeri girer yine anlatır. Bir de telefondakilere ne yapmak lazım. Önce bu yazıyı telesekretere mi okutsak. Dakikalarca telefonla konuşmaktan da nefret ediyorum. Bne de bu sıralar herşeyden nefret ediyorum. :))

Küçükgüneşim çok teşekkür ederim ilgine ve güzel dileklerine.

Eylülcüm çok konuşan insanlar beni de çok yoruyor. Bir süre sonra dinlemiyorum zaten.(konuyla ilgili sana yazdım)

Sibelcim çok üzüldüm yaşadıklarına. Bütün bunları atlatıp normal bir şekilde hayata sarılan insanla gözümde çok ayrı bir yerlerde.

Benim sanala tutunma sebebim bu insanlardan kaçma arzusu zaten. Burada hesap verme zorunluluğu olmadığını düşünüyorum. Varsa da biryere kadar. O sitem olayı gerçekten dediğin gibi. Evladın bile çekemiyor. Yaşlılığımızda da çok dikkat etmemiz gerek.
Allaha sığınıp kendimden kötülerle kıyaslayıp çok şükrederim. Çok şükür ki büyük bir derdim yok. Arada mevsimsel oluyorum böyle, sene bir iki kez. Mesela öyle çok ağlarken Allahım sevdiklerim sana emanet olsun, dedim. İçime su serpildi. İnanmak ne güzel şey.

İyi ki varsınız. Bunları yakınımdakilere anlatsam sebep kendileri olduğu için kırılırlar, bir de onu tamir etmeyi düşün. Buraya yazıyorum ve ne anlamlı cevaplar geliyor. Gerçekten blog yazmak ilaç gibi. Çok teşekkür ederim ilginize.

Adsız dedi ki...

outlook kurulu olmasa bile maili tıklayınca adresim çıkmıyor mu ben görünüyor ve ordan kopyalanabiliyor sanıyordum ..neyse ben sana mail atayım

zynp dedi ki...

sonbaharlar kötüdür hormonlar şişede durduğu gibi durmaz.

inanın herkes şu sıralar bu durumda ama geçici bir durum. kasım geçsin düzeleceksiniz.:)

sevgiler..

sibel dedi ki...

bazen düşünüyorumda bunalıma girebilmek bile şans benim bunalıma girmek gibi bir şansım bile yok.

Adsız dedi ki...

sibelcim adsız yorumlar kayda geçmeyecek diyorsun. ama genede
adsız yazıyorum. ne güzel imrendim sana içindekileri dökebilyorsun.
anlatabiliyorsun. ben ise hala kabuğumu kıramıyorum. kimseye açılamıyorum. çünki hep çevreme yardım eden onları dinleyen hayata hep espriyle bakan bir olarak tanınıyorum.
ama içimden hep haykırmak geliyor.
ağlamak zayıflıktır denir ama benim şu an bundan başka yapacak bir şeyim yok.
hayatta tek dikili ağacım kalmadı.okulunu düşünecek,yada bana annecim diyecek bir çocuğum bile yok eşim iflasın eşiğinde hergün hem maddi hemde manevi sıkıntıyı yaşamak.bazen eve gelecek misafırime ikram edeceğim bir çayın bile hesabını yapmak beni çok yıpratıyor. çalan kapımı bile bu yüzden açmadığım çok oldu.yakınların dersen senin yıllarca en yakınım dediğin bile borç isterse diye aramıyor. halbuki şu yüreğimde ne sırlarını dertlerini saklamışım- saklıyorumda....
evet dert dinlemek istemiyordun ama ne olur affet benimde buraya adsız olarak yazmak çok iyi geldi.
yoksa burayı okuyan çok kişi biliyor beni. sibel i de çok iyi
anlıyorum çok iyiden sıfıra gelmek
hele belli bir yaştan sonra çok zor. gençolsan bir yere girer çalışırsın ama bizim gibilerin mücadelesi de her yönden sınırlı

Allah eşine ve yavruna sağlık versin hep yanında olsun.ne güzel en sıkıntında bile sımsıkı sarılıp kokusunu içine çek yavrunun

sesiber dedi ki...

Son yorumlar tokat gibi çarptı yüzüme. Adsız arkadaşım, kim olduğunu bilmesem de buraya içini dökebilip bir nbze rahatlamana vesile olduysam o da iyi birşey. Dert dinlemeyi sevmiyorum derken işte bunu kastettim. Benim çevremdekileirn anlattığı dertler sanal dert, kurulmuş dert olduğu için sinir basıyor bana.

Anneme bile çok kızıyorum hep mutsuz olunacak, şikayet edilecek birşeyler bulup, temcit pilavı gibi yüzyüze ya da telefonda aynı şeyleri dinlemekten bıktım. Hayır demeyi bilmeyip aldıkları yükün acısını çok konuşarak çıkaranlardan yana değilim. Ayyy çok ütüm var, evim temizlenecek, yemeğim yok diye 15. dk. anlatanlara da gıcık oluyorum. Ve böyleleri yıllardır antidepresan kullanıyorlar. Rahatlık battı denilen cinsten. Çok rahat bir arkadaşım daha var, şu an panik atak krizleriyle boğuşuyor. Neden ha neden????
Korkuyorum böyleleri için, Allah gerçek bir dert verip te "al işte sana dert" diyecek diye. Kendim de hep böyle silkelenirim ender sıkıntılı anlarımdan. Sibel demiş ya "bunalıma girme lüksüm bile yok," ne anlamlı bir cümle, ne kadar düşündürücü ve şükre sebebiyet veren bir cümle.

Hepinizin gerçek dertleri için duacıyım. Ben kim olduğunuzu bilmesem de Allah biliyor. Allah kimseyi maddi-manevi sıkıntıda bırakmasın, kimseye sevdiklerinin acısını göstermesin. Yaptığınız tüm iyilikleri zor anlarınızda karşınıza katı katı çıkarsın.Tüm kalbimle, tüm hücrelerimle diliyorum bunu.

nrhnmrl dedi ki...

ben üzülünce gözlerim hemen dolar ve öksürük tutar ve şu anda bu anlattıklarımın hepsi mevcut tüm söylediklerine ve söylediklerinize katılıyorum yazmaya başlasam çoook zaman tutar
sadece bir bakayım diye girdim yorum yazacak zamanım yok ama bunları okuyunca duramadım
neyse canım ya sen kasım bitse diyorsun ben de bu kış gelse gitse diyorum bir an önce ,öksürmekten daha fazla duramayacağım burada kendine iyi bak sevgiler

Nedret dedi ki...

Aaaay kadıncağızın içi sıkkın zaten, iyice sıkmayın ayol.Benim annem üzücü konuşmaların sonunu getirmek için hemen ellerini şaplatarak başlar şarkı söylemeye.Şimdi ben de söylüyorum;
Kızım seni Ali'ye vereyim mi?
İstemem babacığım istemem....
Haydi Sesiber, hep beraber,
Onun adı Ali, eder beni deli,
İstemem babacığım, istemem.

sesiber dedi ki...

Nurhancım aman öksürme sen, bana da tirteme gelir böyle durumlarda.

Nedret abla aaaa ben isterim, eşimin göbüş adı Ali zaten :))

Malla dedi ki...

Sesi bu aralar genelde herkes böyle, yaş dönemleri var zaman zaman kayıyoruz işte... hepimizin sıkıntıları var, bende ne dert dinlemek, ne tv seyretmek, ne kimseyi aramak,ne iş yapmak, ne yemek yapmak, ne de gazete okumak istiyorum ama olmuyor..Yalnızken hiç birini yapmıyorum.Bu yüzden blog açtım, blogta hep güzel şeyler olsun istiyorum, bazen sıkıntılarımla ağlıya ağlıya blog yaptığım oldu ama blog iyi bi şey rahatlatıcı,en önemlisi ibadet her şeyin ötesinde, zaten bunlar da yeter.Bu arada varsın annen sızlansın fazla takma he he de.Biliyomusun telefonum çalıp annemin sesini duymak için neler vermezdim:((

mineal dedi ki...

Canım Sibel'im anlatacak iyibir şeylerim yoksa şarkı söyle desturunu edinmişimdir her zaman.
Seni çokiyi anlıyorum,ben artık dinlemiyorum bile çözeceğim bir şeyse uzatmadan anlatmalarını istiyorum.Sitem asla yapmamaya çalışıyorum birisini aramamanın bir çok sebebi olabilir.Arayamıyor olman o kişiyi sevmiyorsun istemiyorsun anlamına gelmiyor.
Eşini, oğlunu,seni ve tüm sevdiklerini Yüce Rabbim korusun,kazasız belasız sağlıklı ömür versin.
Bu arada fizik tedavim başarılı oldu,çok mutluyum.
Kendine iyi bak canım benim

Adsız dedi ki...

afedersiniz nedret hanım.
bazen işte insan böyle frenliyemiyor kendisini. densizliğime verin

sesiber dedi ki...

Mallacım yalnız olmadığımı bilmek güzel. Anneme kızışım kendini lüzumsuz dertlerle üzüyor olması, böyle yaptıkça psikolojisi dibe vuruyor, bunu söyleyince alınıyor. Tüm üzüntüsünün kaynağı da her yükü sırtlanması, hayır demeyi bilmemesi.

Minecim işte senin en sevdiğim yönün. Neredeyse 3 haftadır her sabah kalkınca seni aramak aklımda. Sonra unutuyorum, uygunsuz zamanlarda aklıma geliyor ve sen buna hiç sitem etmiyorsun.
İlk fizik tedavi lafını duyduğum cumartesi evi aradım, cebini de seanstasındır diye aramadım. Sonra da ya canım konuşmak istemedi, ya unuttum. Canım çok sevindim olumlu sonuç aldığına.

Adsız arkadaşım densizlik olur mu, ben niye yazdım bu yazıyı, içimi dökmek için. Siz de rahatça dökebilirsiniz. Ben her yazıdan ne çok dersler aldım bilseniz.

KelebekAtölyesi dedi ki...

Tamda aynı durumdayım.Şöyleki ,benimde bir arkadaşım bana ''beni niye merak etmiyorsun ,neden aramıyorsun ,durumumu sormuyorsun ,yoksa beni sevmiyor musun vb.'' şeyler yazan bir mail atmış. Şoka girdim ,çünkü bunu yazan kişide ben napıyorum bunu merak etmiyor aramıyor sormuyor.Aramak istemiyorum çünkü aynen dediğiniz gibi dert dinleme ve negatif enerji yükleme lüksüne sahip değilim ,kendi hayatımı çekip çevirmekle meşgulum .Dost bence güzel günde asıl mutluluğu paylaşmayı becerebilen ,çünkü kıskanmanın doruk noktalarında gezinen çoğu arkadaş bunu da beceremiyor ,bırakın dert paylaşmayı.Herkes kendi renginde yaşıyor hayatı,doğrusu da bu.Sevgiler

krizantem dedi ki...

Şimdi anladım, bende aynen senin gibiyim, başkasının dertleri, sorunları boğuyor beni, ama sanki onlarıda kendime çekiyorum mu ne, herkes gelir bana derdini anlatır. İyi bri dinleyiciyim belki ondan, belki de karşıdakini rahatlatmaya çalıştığım için, ama sevmiyorum dert dinlemeyi, bencillikse bencillik işte. Ben sıkıntımı kimseye anlatmıyorum ki, içimde yaşıyorum, çok kızmışsam bloğumda yazıp, rahatlıyorum. Aslında herkese bir blog açmak lazım, herkes döksün içindekini rahatlasın. Sana diyorum ya bazen evlen benimle, ruh ikizimsin diye, hakikaten öyle:)) Yani ruh ikizim olduğun doğru, evlenme kısmı gerçek değil haaaaa:) İnsanız yaaaa canımızda sıkılır, neşeli zamanımızda olur, herşeyi yerli, yerinde yaşamak lazım, sıkıntılar da olgunlaştırıyor bizi, yaşama gücümüzü arttırıyor. Sende sıkma kendini, sıkılınca ağla, mutlu olunca gül, hep başkalarımı gelip sana dert yanacak sende onların sana yaptığını aynen iade et:)

GeCe dedi ki...

oluyor bazen öyle dönemler ama şu yazdığı tip muhabbetlere bende dayanamıyorum