Boyle bir paylasimi, ben bu surecte cok aradim. O nedenle, belki birilerine faydasi dokunur amaciyla paylasmak istiyorum.
Direkt konuya giriyorum.
Esimle birlikte #covid19 #korona #corona gecirdik.
Gun gun yazacagim. Tam anlamiyla iyilesmedik, o nedenle imla hatam olursa affola...
Pandemi basladigindan beri duzenli D vitamini alıyoruz, yedigimize ictigimize daha dikkat ediyoruz.
Maske ve mesafe konusundaki dikkatimizle es, dost, akrabalarimiz tarafindan hayret verici bir aileyiz. Mesela, annemle babami surekli darliyoruz, bize gore biraz fazla serbestler. Bizden onlara birsey gecmesin diye, neredeyse bir yildir annemi, babami, kardeslerimi, yeğenlerimi öpmedim, sarilmadim.
Esim surekli disarida ama normalde takinti derecesinde titizdir. Bu surecte daha da abartmisti. Arabaya her bindiginde, kapi koluna kadar kolonyayla siler, evrak imzalarken kalemi kolonyayla yikar, ellerini defalarca yikar, ardindan kolonyayla da yikar. Bu surecte mobilyalardaki, zemin ahsaplarindaki kolonya lekeleri icin az basinin etini yemedim.
Disarida yemek mecbur kalmadikca yemeyiz. Yakin zamanda da yemedik.
Ben sadece market ve kargo icin cikiyorum.
Cebimde kolonyayla geziyorum. Para hic kullanmıyorum. Temassiz kartla, asiri dikkat ederek, her aldigimi yikamadan mutfak dolabina sokmam, tekstili nornalde de yikamadan giymem. Gelen kargolari 1 gun bekletip eve aliyorum. Falan filan, bir çoğumuzun su anki rutinimiz aslinda...
Bunu ozellikle belirtiyorum ki, bana olmaz demeyin.
Gun gun yazacağım...
12 Kasim Persembe
Esimde hafif burun akintisi, soguk alginligi belirtileri basladi. Sabah yuruyusleri, sonrasinda alinan dus ve pesine ise gittigi icin oldugunu düşündük. (Belki de oyleydi bilemiyoruz)
C vitamini ve Sambucol'u cikardim ortaya.
C vitamini 4 saatten fazla vucutta kalmadigi icin, bagisikliginiz zayifladigi anda baslamanin daha iyi oldugunu okumustum. Bunun disinda cok fazla a cig sebze, meyve tukettigimiz icin oncesinde gida haricinde C vitaminine baslamadik.
13 Kasim Cuma
Ayni nezle hali devam. Espri yapıyoruz, Corona misin falan deyip gulusuyoruz. Esim tutturmus, Corona 'da burun akintisi olmazmis. Zaten baska birseyi de yokmus.
O gece biraz öksürmeye basliyor. Biraz acabalar da başlıyor bizde. Hatta odalari ayırıyoruz ne olur ne olmaz, diye...
14 Kasim Cumartesi
Ne oldugu belli olana kadar evden cikmama karari aldik. İstanbul planimiz vardi. Onu da iptal ettik. (iyi ki) Nezle disinda bir belirti yok hâlâ.
15 Kasim Pazar
Evde takiliyoruz. Az miktarda suphe var ama bugune kadar defalarca ayni supheye dustugumuz gunler oldu. Bosa cikti. Bu da gececek, diye düşünüyoruz.
O gece benim hafif bogazim yanmaya başlıyor ama cok hafif. Ayni yanmayi 2 hafta kadar once de hissetmistim, sonra gecmisti. Sakin ol, diyorum icimden. Bogazima Tantum sprey sıkıp yatiyorum. C vitaminine ve Sambucol'e ben de baslamistim zaten esimle.
Bu arada onun oksurukleri artti ama normalde de cok gürültülü oksurur. Gogsumden degil, bogazimdan gelen bir oksuruk, gicik gibi diyor. Oyle endişeli falan degiliz.
16 Kasım Pazartesi
O gün daha halsiz. Test yaptıralim, diyorum. Nasilsa evdeyiz, biraz daha bekleyelim, sanmiyorum, diyor. O gun kargolarim var. Hicbirini götürmüyorum. Bende de varsa, cekincesi ile... Ayak bilek kemiklerim, ust bacak kaslarim ve burun kemigim hafif hafif agriyor. Gece esim rahat nefes alamadigi icin burun bandi takmaya basliyor.
17 Kasim Sali
Sabah cirkin bir bel agrisi, bas agrisi, eklem agrisi ile uyaniyorum. Acayip bir bel agrisi. Hic tanimadigim ama en cok regl agrisina benzeyen, bacaklarima kadar vuran pis bir agri. Sirtimin iki yani da agriyor. Karnimin cevresinde garip agrilar var, karnim acmis gibi gurulduyor ama ishal falan degilim. Pek tadimiz yok. Kahvaltiyi hazirliyorum. Bir yandan da test yaptıralim konusunu konusuyoruz.
Sahanda yumurta yapmistim. Esim cok sever. Daha bir catal almadan sofradan kalkıyor, banyoya kosuyor.
Mide bulantisi var. O ara yere oturuyor. Ben de basindayim. O ara basi ve kollari yana dusuyor. Kaldirmaya cabaliyorum, can cekisiyor gibi garip bir nefes sıkıntısı cekiyor. Cenesi kilitleniyor. Elimi bogazina kadar sokup cenesini aciyorum, kucuk dilini nefes borusunu tikamasin diye parmağımla cekiyorum. O arada buyuk bir nefes aliyor mu, veriyor mu anlayamiyorum. Bir hoh sesi duyuyorum. Kafasi yine dusuyor. Renk kirec beyazi oluyor. O goruntuyu omrumce unutamam sanirim.
Iki hafta once cok sevdigimiz karsi komsumuzu ani bir kalp krizi sonucunda kaybettik. Acisi hâlâ cok taze ve ben o an esimin de kalp krizi gecirdigini dusunuyorum.
Dis kapiyi acip yardim edin, diye bagirirken, telefonuma ulasmaya calisiyorum. Ambulansi ariyorum. Ambulansa kolay ulasiyorum. Sakin olmaya calisiyorum ana kalbim yerinden cikacak gibi. Bogazim bagirmaktan yirtilmis.
Telefonu kapatmama yakin esim ayiliyor ama bayildigini inkar ediyor. Zorla kaldirip mutfaktaki koltuga yatiriyorum. Komsularim geliyor o ara. Bir yandan da covid tereddutumuz oldugundan iceri girmeyin, diyorum. Kapidan bize yardimci olmaya çalışıyorlar. Esimin abisini ariyorum. O ara esimin calisanlarindan birini de ariyoruz. Hizir gibi yetisiyor. Ambulansi beklemeden hastaneye gidiyoruz. Ambulansi arayip iptal edeyim, derken yolda karsilasip, durumdan haberdar ediyoruz.
Hastanede bizi odaya aliyorlar. Once EKG cekiliyor. Sonra tomografi. Ikimizden de kan ve suruntu ornekleri aliniyor.
Esime serum takiliyor. Birazdan tomografi sonucu geliyor. Esimin cigerlerinin %3 oraninda Covid goruntusu tespit ediliyor. O an nedense minik bir sok geçiriyoruz. Bence kesin ben de Covid pozitifim, diyorum. Doktorumuz psikolojik olarak da etkilenmiş olabilirsiniz, diyor. Kendimi biliyorum, benzersiz agrilarim var çünkü.
Serum bitiyor. Kan testinde esimin degerleri de yuksek cikinca kesin Covid tedavisine baslanma karari aliniyor. Suruntu sonuclari ertesi gun cikacagi icin benimki henuz mechul ama test verdiginiz andan itibaren gecici izolasyon sureciniz başlıyor.
Serum bittiginde evde tedavi gorecegimiz icin, evimize gidiyoruz. Evde de esim 2-3 kez daha bayginlik geciriyor. Tam oh rahatladi, uyuyor, derken, uykuda bile bayiliyor ve ayildigi zaman haberim oluyor. Birinde asagidaydim. O yukariya uyumaya cikmisti. Hiriltisini duyup kostum, yine ilk sabahki gibi olmustu. Yine bogazina parmagimi soktum. Nefes almaya basladi. Bu sefer daha serinkanliydim.
O gun cok uzundu. Daha fazlasını hatirlamiyorum. Ustumden tren gecmis gibiydi. Duygudan duyguya, korkudan korkuya gectim. Bu kadar sarsildigim bir gün daha sanirim yoktur. Olmasin da...
Esimin ilaclarina başlıyoruz. O kafa karisikligi ile o kadar cok ilacin kullanım seklini ogrenmek, o an kafam hic almiyor. Prospektus okunaya firsatim bile olmuyor. Normalde okumadan asla icmem, icirmem. Ilaclar konusunda herkeste bir kafa karisikligi var. Nedenini bilmediğim sekilde ve reddedenlerin de bilmediğini sekilde bir Favicovir cinsinden ilaclarin kullanimi konusunda bir kafa karisikligi ve bilincsiz reddedis var. Bu asamada ve hâlâ ilaclari kullandiniz mi? Kullanmasaydiniz, diyenler var. Sebebini sordugumda hicbiri net cevap veremedi. Bu kisilerin hicbir tip bilgisi yok. Benim gibi insanlar. Tanıdığımız tum doktorlar ilacin kullanilmasi konusunda hemfikirdi.
Ilacin kullanim dozu korkutuyor sanirim. Bir seferde 8 adet içiyorsunuz. Intihar ediyormus hissine kapiliyor insan ama ama iste... Daha fazlasini bilmedigim icin biz icmemiz gerektigini dusunduk ve ictik. Sonucta doktorlar, tipla alakasiz es dosttan daha bilgili ve bilincli olduguna göre...
Ilk iki dozu 8 er adet, sabah aksam aliyorsunuz. Sonrakileri kutu bitene kadar sabah aksam 3 er adet. 5 gunde bitiyor.
1000 mg lik antibiyotigi 12 saatte bir almayi sakincali bulmayıp, 200 mg lik bir ilaci, boyle ciddi bir viruse karsi almayi sorgulamak bana cok akillica gelmiyor. Zaten sorgulamaya vaktim de olmadi. Bu ilaci devlet veriyor. Eczaneler satmiyor. Esiminkini direkt hastanede elimize verdiler.
Ilacin yancilari, mide koruyucu, kan sulandirici igneleri ve Parol cinsi agri kesiciyi de doktor ayrica yaziyor. Eger siz olduysaniz ve size bunlar verilmedi ise mutlaka almaya calisin.
Kan sulandirici, ilacin damarlarda kan toluyla adil dolanmasini saglamak ve kanin koyulasmasina karsi pihti atma riskini onlenek amaciyla veriliyor. Igneler bittikten sonra, bir yil kadar kan sulandirici olan Ecopirin kullanin, dedi bize doktorumuz. Henuz o asamaya gelmedik.
Kan sulandirici igneyi sabah aksam vurulmaniz gerekiyor. Deri altina yapilan, kullanima hazir iğneler ama ben asla birinin derisine igne batiramayacagim icin beni en cok dusunduren asama bu oldu. Karantinadayiz ve sabah aksam igne vurdurmak icin evden cikma ya da eve birini cagirma imkani yoktu. Esim ben yaparim, dedi. Hadi bakalim, dedim. Yapti da...
Gece misafir yatak odasinda karsilikli yatiyoruz. Nornalde benim de baska odada yatmam gerek ama ya yine bayilirsa, bayildiginda nefes alamazsa, diye endise ediyorum. Bu arada bende de halsizlik artiyor. Bogazim cok fena yaniyor. Kaslarim, eklemlerim agriyor. Moraller bozuk.
Eve geldikten biraz sonra Istanbul'dan oglum bizi merak edip geliyor. Kiziyoruz, kendini riske attigi icin. O da endiseli. Ikimiz de kotu isek, eve kapanip bize bakmak niyetinde. Bize bir suru vitamin, yiyecek, icecek ve daha sonra cok isimize yarayacak oksimetre (parmaga takilip, kandaki oksiijen seviyesini ve nabizi pratik sekilde olcen alet) getiriyor.
Ben iyiyim, ikimize de bakabilirim, diyorum. Cocugumla camekanlarin ardindan konuşuyoruz. Eve sokmuyoruz dogal olarak. O Istanbul'a dönüyor. Bir yandan da moralimiz yukseliyor.
Herkes bizi merak ediyor. Telefonlar sinir bozucu sekilde susmuyor. Acmaya yetisemiyorum, konusmak istemiyorum... Kimsenin ah vahini dinlemeye gucum yok. Bu surecte ne olur hastalarinizi darlamayin. Hasta olandqn cok hastaymis gibi davranmayin. Pozitif biri değilseniz ve gercekten faydaniz dokunacak bir konumda değilseniz aramayin, mesaj yazin. Onemli bir telefon gelir, diye telefonu kapatmiyoruz ama nasil bir haberlesme agiysa, kuru bir merhabamiz olanlar bile kisisel merakindan ariyor. Gecenin 11 inde bile arayan oldu. Bizim insanımızın bu konuda biraz egitime ihtiyaci var. Hasta ziyareti, taziye gibi konularda biraz suyunu cikariyoruz. Empati kuramıyoruz.
Bu sekilde bitirdigimiz gunu uyuya uyana bitiriyoruz.
18 Kasim Carsamba
Sabah kotu kalkıyoruz. Sacma sapan bir kahvalti yapiyoruz. Tatsiz, ilac icmek icin mecburen yalpilan bir kahvalti. Bizde kahvalti cok onemlidir ve keyiflidir nornalde. Moraller bozuk ama yine de kuyrugu dik tutmaya cabaliyoruz. Sukur evimizdeyiz, falan diyoruz birbirimize ama aslinda bir yikiklik var itiraf edemedigimiz. Hastanede, solunum cihazina bagli yasam mucadelesi verenlerden utanip, susuyoruz.
O arada benim test sonuclari da sms olarak geliyor. Covid pozitif. Sasirdik mi? Hayir. Bana kalsa dun de ilaca baslardim.
Oglene dogru filyasyon ekibi ariyor, geliyoruz, eger ayakta durabilecek durumdaysaniz maskenizi takin, telefonunuzu alin, kapiya cikin, diyorlar.
Cikiyoruz.
Evde kac kisi yasadigimizi, ne zamandir evde oldugumuzu, bu surecte kimseyle temasta bulunup bulunmadigimizi soruyorlar.
Birbirimizi daha yogun enfekte etmemek icin fazla temasta bulunmamamizi, mumkunse ayri tuvalet, banyo kullanmamizi tavsiye ediyorlar. Benim allerjim, kronik rahatsizligim olup olmadigini sorup, ilacimi veriyorlar.
O ara telefonunuza bir kod yollayip, onlara soylemenizi istiyorlar. Ekibin sizi ziyaret ettiğini sisteme de onaylatmis oluyorsunuz.
O andan itibaren Hayat Eve Sigar uygulamasinda Covid sureciniz de baslamis oluyor.
Esim o gun de bir kez bayiliyor. Doktorumuzu ariyoruz. Konusurken anlıyoruz ki, esim oksurmemek icin cok kisa nefesler aliyormus ve oksijen az geldigi icin uyku apnesi oluyormus. Oksurmekten korkma, diyor. Esim de oksururken nefes alamıyorum, deyince hastaneye cagriliyoruz.
Orada damardan Dekort igne yapiliyor. Nefes acmasi icin. Esim biraz rahatliyor. Bu ignenin beş gun yapilmasi planlaniyor.
Igneden sonra da bir kez bayiliyor. Fakat doktor bu bayilmalardan korkmamamizi, nefes alamazsa vucudun kendini uyandiracagini söylediği icin biraz daha rahatiz bu sefer.
Eve donduk.
O gun oglum surpriz yapip yine eli kolu dolu geldi. Yine o bahcede, biz verandada bir saat kadar gorustuk. Moral depoladik. Istanbul'a dondu.
Esimin gece oksurukleri basliyor. Buna asiri terleme de eslik ediyor. Oyle ki, her sabah bir haftalik camasir birikmis oluyor. Gece kac kez ust degistigimizi sayamıyoruz artik. Bu arada esim hic uyuyamiyor. Deliksiz iki saat uyusam, diyor ama uyku falan yok. Ben de nornalde uykusuz biriyirm ama psikolojik cokuntuden midir, bilmem kendimi uykudan alamiyorum. Tum gun ayaktayim ama gece olunca sadece esim terleyip ust degisecegi zaman beni uyandiriyor. Uyanip, isimi yapıp aninda tekrar uyuyorum. Bu da Allah'in lutfu bence. Yoksa gunduz ayakta duramazdim, sanirim.
Bu arada ailelerimizden, esimiz, dostumuzdan surekli birileri gelip eve yemek, meyve vs. getirip kapiya bırakıyorlar. Sagolsunlar. Haklarini nasil oderim bilmem ❤️
19 Kasim Persembe
Gece uyuyamadigi icin esim cok halsiz, istahsiz, mutsuz, huzursuz. Benim de dizlerim titriyor ama güçlü olmam gerektigi icin direniyorum. Moralsizlik en kotusu. Onunu gorememek, bilmemek, bilmediginden korkmak... Bir saat her sey yolunda gorunurken bir dakikada her sey degisiyor. Manyak bir surec... Bu sebeple bunları paylasiyorum. Korkmamaniz, pes etmemeniz, moralinizi yuksek tutmaniz icin.
O gun de ignemiz var. Yine ayni sekilde yaptiriyoruz. Dört saat kadar sonra, aksam esim yine uyumaya çalışırken ben de artik iyiye gidecegiz umidiyle bir cay demliyorum. Uyuyamazsam iner ben de icerim, diyor hatta.
22:00 de ilac saati geldiği icin yanina çıkıyorum. Uyandiriyorum. Bir garip halde. Cok terlemis yine. Ustunu degistirelim, diyorum yuzume tuhaf tuhaf, kötü kötü bakiyor. Uykusuzluguna yoruyorum. Dus al istersen diyorum. Daha kötü bakiyor. O ara ust degisiyorum. Ilacini almaya asagiya iniyorum. Doktorunu ariyor. Halusinasyon gordugunu acikliyor. Kafasi allak bullak. Dekort'un yan etkisi olabilecegi soyleniyor. Ama esim cok endiseli ve hissedilir derecede kaygi bozuklugu yasiyor. Bunu onun yaninda söyleyince kiziyor. Doktorla esimden habersiz, ozelden irtibata gecip, bunu soyluyoruz. Tekrar hastaneye gidiyoruz. Sivi kaybi icin serum takiliyor. Dusuk doz sabah aksam Xanax oneriyor. O gece 1.30 gibi eve geliyoruz. Esim sabaha kadar cilgin gibi oksuruyor ama en azindan nefes aliyorum, diye seviniyor.
Yine öksürme, terleme, ust degistirme seanslariyla dolu bir gece daha geciriyoruz.
20 Kasim Cuma
Ne yesek tuzlu geliyor. Bende koku kaybi da basliyor. Derken tat kaybi da oluyor.
Öğlen gunesinde bahceye cikip biraz gunesleniyoruz. Nornal insan gibi hissediyoruz bir an icin. Iyi geliyor.
Esim gunduz de iki saat kadar uyumaya basliyor. Biraz daha iyi hissediyoruz. Halusinasyon konusu onu cok sarsmis olmali, surekli bundan bahsediyor.
Bende de muthis halsizlik ve cesit cesit agrilar var. Kendimi dinlemeye firsatim yok. Moralim duzelse agrilari takmayacagim. Nasilsa gececek, diye.
Doktor komsumuz, agri ve ates olmasa da agri kesicileri duzenli alin, demisti. Biz de oyle yapıyoruz. Inisli çıkışlı, bir oncekilerden daha hallice bir gun oluyor. Istah sıfır. Zoraki yiyoruz. Cay içemiyoruz, Türk kahvesi aklima gelmiyor, midem bulanıyor, sekerli gidalari tümden bünye reddediyor. Esim suda eriyen kalsiyum, magnezyum tabletlerinden iciyor. Onlari bardakta gormeye bile tahammulum yok, o derece midem bulaniyor.
Esimde oksuruk tam gaz. Oksurukle birlikte cok afedersiniz ifrazat da çıkarıyor. Öksürmek cok onemli ve bastirilmamasi gerekiyor.
Oksimetreyle ara ara kandaki oksijeni olcuyoruz. Aklinizda olsun, bu degerin 90'in altina dusmemesi gerek. O halde solunum cihazina baglanma ihtiyaci doguyormus. 95-100 arasi ideal. Benim genelde 99, esimin de 90-95 civarinda seyrediyor.
Halusinasyona sebep verdigi düşünüldüğü icin Dekort yerine
Prednol 40 mg flakon 2 adet
Ringer laktatlı dengeli solüsyon 500 cc esime serum olarak takiliyor. Komsumuz olan bir doktor, biz tum onlemleri aldiktan sonra, verandaya gelip serumu takiyor.
Buna onceki iki gun Dekort ile birlikte on gun devam edecegiz.
Yine bol terlemeli bir gece geciriyoruz.
21 Kasim Cumartesi
Yataktan kalkmak istemiyorum. Cok halsizim. Esim de oyle ama ilac icmek icin yememiz gerek. Kahvaltidan bir saat once mide koruyucu ictigimiz icin ve Covid ilacimizi da sabah 10 da aldigimiz icin 8.5-9 gibi kalkiyoruz. Evi surekli havalandiriyoruz. Çarşaflari değiştiriyoruz. Yorganlari bile kac kez yikadim bu surecte. Tum bunlar oyle yorucu geliyor ki o anlarda... Aylar once robot supurge almistim. Zaten cok seviyordum onu, su donemde daha da cok sevdim. Bir de supurge yapacak ne kafada ne de enerjideydim..
Yine tatsiz, tuzsuz, zoraki bir kahvalti yapiyorum. Esimin istahi geldi. Eskisi kadar degilse de yiyor. Morali de daha iyi. Benim giden bel agrilarim hafif hafif yine geliyor. Basim cok agriyor, baldirlarim yine oyle.
Soranlara iyiyim, diyorum ama iyi degilim. Sadece gececegini bildigim icin dayanmaya calisiyorum.
O gun de esimin serumu takiliyor. Gece oksuruk daha azaliyor ama o gece sabaha karsi birden atesi cikiyor. Islak havlularla basina, koltuk altlarina kompres yapip, 40 dakika gibi bir surede atesi dusuruyoruz. Biz yine pert... Bir ileri bir geri...
22 Kasim Pazar
Esim cok iyi kalkiyor. Kahvaltisini yapiyor.
Benim tek yiyebildigim sut, misir gevregi. Midem bulanıyor. Basim, belim cilgin gibi agriyor. Agri kesiciyle sadece biraz hafifliyor. Tum gun yatiyorum. Halsizim.
Belki kafeinsizlikten basim agriyordur, diye bir Türk kahvesi yapiyorum. Allahim bu ne cirkin bir tat. Fincana kinin koymusum gibi. Ilac niyetine zorla iciyorum.
Esim gun icinde de daha iyi. Uyuyabiliyor, yiyor, onda hic agri olmadi. Oksuruk devam ama biliyoruz ki, oksurmesi ciger temizligi icin cok gerekli.
O gun de serum ve ignesi yapiliyor.
Bu arada tartıliyoruz, o 3.5 kilo vermis, ben 1.5 kilo. (Ben niye az, bu adaletsizlik ama neyse)
O aksam son covid ilacimizi içiyoruz.
Gece oksuruk, terleme rutinimiz. Benimse belim cildirdi. Bel korsesi takiyorum. Bir derece rahatlatiyor.
23 Kasim Pazartesi
Covid acisindan daha iyiyiz. Esimin nesesi de yerine geldi. Benim bel ve bas agrim hâlâ siddetli. Tat koku istah hâlâ yok. Tum gun yine yatiyorum.
Esimin serumu, ignesi yapiliyor.
Oyle bol yatmali bir gun daha geciyor. Esim guneslenmeye falan cikiyor. Benim halim yok. Aksam benim atesim 37.5 a cikiyor. Usuyorum. Oyle bir nobet geciyor.
O gece belimden ve esimin de daha iyi olusundan dolayi kendi yatagima yatiyorum. Misafir yatagi bizimki kadar sert degil, onun da agriyi arttırdığını dusunuyorum.
24 Kasim Sali
Inanilmaz sekilde iyi uyuyor ve uyaniyoruz.
Bende tat koku hâlâ yok. Basim durdu, belim ve ust bacaklarim hâlâ agriyor. Kahvaltidan sonra, bir de az sekerli Turk kahvesi iceyim, belki tadi o kadar kotu gelmez, diyorum. Nornalde sade icerim. Kahvemi verandada icip, normal insan oldugum gunleri aniyorum. Daha iyiyim, cok sukur...
Esim de iyi. Oksuruk, terleme devam...
Serumu, ignesi yine rutin yapiliyor. Benim agrilarimdan dolayi surekli yatiyorum ama
o gun ilk kez dizi izleyebiliyorum. Queens Gambit'i bitiriyorum hatta... Esim de ilk kez tabletini eline aliyor. Normallesme basliyor. Ohhh!
25 Kasim Carsamba
Cok guzel uyudum. Esim kac kez kalkıp ust degismis, ayri odalarda olunca duymamisim bile. Ama iyi. Benim de belim agrimiyor.
Tat koku yok ama zorluyorum yemeye.
Enerjim yerinde, evi hortum takip yikayasim var. Ust katta bir balkonu esimden gizli yikiyorum. Cok hizli hareket ediyorsun, is yapma, diye surekli uyariyor. Caktirmadan birazcik viledaliyorum bile ortaligi.
Biraz utu yapiyorum. Utuden nefret ederim ama bir iyi geliyor ki. Normallesmek demek cunku.
Bu ne buyuk luksmus. Enerji doluyum. Her sey gozume guzel, iyi gorunuyor artik.
Bahcede bitki cayimizi iciyoruz, gunesleniyoruz. Iyiyiz.
Aksamustu hafif hafif koku duymaya basliyorum. Nasil ozlemisim. Sabunun, kolonyanin kokusunu icime cekiyorum. Oyle eskisi kadar degilse de sifir degil.
Gece de iyi uyuyoruz. Esimin öksürük ve terleme devam ama mutlu ve sakin.
26 Kasim Persembe
Iyi uyaniyoruz. Günlerdir ilk kez kahvaltiyi tadiyla yapiyorum. Tam tat koku gelmiş degil ama hic yok da degil. Ekmek yiyebiliyorum. Ondan once bulasik sungerini çiğniyormus gibi hissediyordum. Simdi daha ekmege benziyor.
Öglen gunesinde esimi bahcede tıraş ediyorum. O da rahatliyor.
Serumu, ignesi yapiliyor.
Gayet iyiyiz.
27 Kasım Cuma
Bende halsizlik ve baş ağrısı var. Tat koku yine gitti. Sanki bugun yeniden covid oluyormuşum gibi hissediyorum.
Eşimin öksürükleri nispeten azaldı. Bende başladı. Aksam 8-9 saatlerime doğru ateşim 37.5 a çıkıyor. Sırtımın iki yanı ağrıyor.
Gece uykularımız iyi ama.
Bugun itibarıyla resmi karantina süremiz bitiyor ama biz tekrar test yaptırıp, negatif sonucunu görmeden izolasyonu bozmama kararındayiz. Zaten şu şartlarda ondan sonra da bozmamiz imkansız.
28 Kasım Cumartesi - 29 Kasım Pazar
Bu iki gün birbirinin aynı, o yüzden tek geçeyim istedim.
Tek fark öksürüklerim çoğaldı, atesim yine çıktı. Doktoru aradık ve antibiyotiğe başladım.
Pazar eşimin son serumu ve iğnesi yapılıyor.
Bende tat koku hâlâ yok. Ara ara bazı kokuları çok hafif alıyorum. Hissedince tekrar kokluyorum, bu sefer alamıyorum. Artık kendi haline bıraktım.
O gun akşama kadar tanidiklarimizdan çok vaka, ölüm haberi duyduk. Kendimiz iyileşmeye başladıkça ailelerimiz için daha fazla endişe duymaya başladık.
O gün çok gergin hissediyorum. Halim yok ama aksam atölyeye çıkıp biraz çalışıp kafamı dağıtmaya çalışıyorum. Çok sık başım dönüyor.
Her aksam en geç 11 de yatıyorum. Bu hastalığın bana kattığı en iyi şey erken yatma olayıydı. Her gece en az 8 saat zorlanmadan uyuyabildim. İnsallah kalıcı olur.
30 Kasım Pazartesi
Eşim artık gayet iyi. Hastayken tüm arayanlara tek tek dönüp malumat veriyor. Yeni hasta olanlara uzun uzun anlatiyor. Hem yaşayıp hem tum gün ayni şeyleri defalarca dinlemekten aklımı yitirmek üzereyim 😀
Bende öksürük, tat koku kaybı devam.
Acaba bunun tadını anlayacak miyim, bunun kokusunu duyacak miyim, diye diye eskisi kadar yiyorum o ayri 😀
Bugün neredeyse tüm gün yattim. Halsizim, zorlamaya gerek yok, dedim.
Zoraki Türk kahvesi iciyorum. Yoksa başım çok ağrıyor.
1 Aralık Salı
Sabaha karşı eşimin telefonu çalıyor.
Çok sevdiği bir arkadaşının ölüm haberini alıyoruz. O da coviddi, kurtarilamadi. Hicbir kronik rahatsızlığı yoktu. İlaçları içmeyi reddetmiş. Bastan hafif başlayan hastalik yogun bakıma kadar gitmis. Kanda oksijen %25 e kadar düşmüş ve vefat etmiş.
Bu haberden sonra uyuyamıyoruz. Sabah da mesai ile birlikte teste gidiyoruz.
Kan ve sürüntü örneklerimizi veriyoruz. O buruna sokulan çubuk sonrasi tüm gün çılgın gibi başım ağrıyor. Ne ağrı kesici ne masaj hiçbiri geçirmiyor. Gece biraz hafifliyor. Öksürük tam gaz devam.
2 Aralık Çarşamba
İyi uyanıyoruz. Test sonuçlarımız için arıyorlar. Ikimiz de negatif. Sınıfı geçtik çok şükür. Gerçekten moral çok önemli. Bugün o kadar enerji doluyum ki anlatamam.
Yastık, yorgan, alez ne varsa hepsini yıkıyorum.
Evi de eşimle oda oda hijyen amaçlı temizliyoruz. Yemeklerimi yapıyorum. Çayın tadını ilk kez bugün aliyorum. Akşam yemeğinde ilk kez köfte yiyorum. Hastalik başladığından beri hiç et yiyememistim. Aşırı tuzlu geliyordu.
Bugun sizinle paylaşacağım son gün.
Artık hayat başlıyor, ben de işime başlıyorum.
Bu süreçte eşim yediği halde 7 kilo, ben 2 kilo verdim.
Umarım işinize yarayacak bir paylasim olmuştur.
Bu süreçte neler yaptık?
Öncelikle ilaclari kullanalim mi, kullanmayalim mi ikilemine girmedik. Ufurukcuye degil, doktora gittik sonucta, kendimizi bilime teslim ettik ve ilaclarimizi aldik.
Eger fitoterapi gibi bir yasam tarziniz yoksa (ki bu bilince saygi duyarim) ya da garip tarikatlar gibi bilimi reddetmiyorsaniz bu ikilemi gereksiz buluyorum. Kendi kendinize böyle bir görüşünüz varsa da kimsenin aklını bulandirip, vebal almayın. Ölüm ya da ağır vakalarin çoğunun ilaç kullanmayi reddedenlerden oluştuğunu sağlık bakani ve doktorlar söyledi, söylüyor...
Hayvanlara acidigi icin kirmizi et yemeyen ama can cekiserek ölen deniz mahsullerini tuketip vejetaryen oldugunu söyleyenleri anlayamadigim gibi, bu zihniyeti de anlayamiyorum.
Neyse konumuz bu degil... Doktor kontrolünde karar verilmesi gereken bir durum, bu bile herkesin kendi tercihi...
Sabah uyqnir uyanmaz mide koruyucularimizi ictik Kan sulandirici iğnelerimizi her gün düzenli vurulduk. Esimin goreviydi bu. Kol, bacak, göbek, nereyi tercih ederseniz oraya vurabilir, vurdurabilirsiniz. En az aciyan yer, göbek ☺️
Atesimiz, agrimiz olmasa da düzenli, sabah aksam Parol kullandik. Doktor komsumuz bunu ozellikle tavsiye etti. Ben bazen 4 kez bile kullandim.
Istahimiz olmasa bile uc ogun yemeye, bol sivi almaya, meyve yemege gayret ettik.
Benim kisisel tecrubem tat koku alamadiginiz donemde en yenilebilir yiyecekler süt urunleri idi.
Sut, yogurt, tuzsuz peynir, labne, domates, zeytinyagina banip etimek yiyebildim. Ayran icebildim. Sebze yemekleri çok iyi geldi. Pirinçli kabak yemeği, portakallı pırasa, ıspanak, bezelye, kuru fasulye yiyebildigim yemeklerdendi. Esim bu surecte ekmek yiyemedi. Su corbalarin yaninda gelen pide gibi ekmekler olur ya, onlardan yedi surekli.
Istahiniz olmasa da kendinizi zorlayın. Vucut buyuk bir savasin icinde. Onu yalniz, gucsuz birakmayin.
Şekerli yiyecekler midemizi bulandırıyordu, bu süreçte fazla da tüketmemek gerekiyormuş. Fazla tuzlu da oyle. Zaten az tuzlu zeytin bile yiyemedik. Zehir gibi tuzlu geliyordu tadı.
Meyvesiz yasayamam. Ona ragmen cok yiyemedim. Portakal, kivi, mandalina falan tabak yapiyordum. Hepsinin tadii birbirinin ayni geliyordu. Iki mandalinayi zor yiyordum. Olsun tablet vitaminler bunun icin var.
Biz duzenli Ester-C vitamini tablet aldik.
D vitamini zaten pandemi basindan beri iciyorduk, devam ettik. Ayrica halimiz oldukca gunese, temiz havaya ciktik.
Bahceniz yoksa balkona, pencereye cikip, derin nefes alıp verin. Nefes almak, nefes açmak, bu süreçte çok çok önemli.
Evi duzenli havalandirdik. Duzenli dus aldik ama iyi giyindik, usutmemeye calistik.
Yatak takimlarini hergun değiştirdik. Bazi geceler iki kez.
Terleyince usumeye cevirmeden ve uzerinde kurumadan ustunu sık sık değiştirdik.
Birbirimizi enfekte etmemek icin gerekmedikce cok yakin temasta bulunmadik. Bu esimin daha agir gecirmesinden ve yardma ihtiyac duymasindan oturu, cok basarili olamadi ama dikkat etmeye calistik. Ayri tuvalet, banyolari kullandik.
Ilk gunden itibaren tum havlulari, mutfak bezlerini de kaldirdim. Kagit havlu kullandik.
Banyo ve sac havlularini her kullanimda yikadim. Bunlar cok asiri ve gereksiz tedbirler de olabilir ama ben boyle rahat ettim. Virusu atmaya çalışırken yeniden almayalim, istedim. Dis fircalarimiza dezenfektan sıktım. Tek kullanimlik olanlardan da kullanabilirdik. Bu sonra aklima geldi.
Odalara duzenli olarak vegan, ekolojik dezenfektan Nanoksia sıktık.
Sebilden bardakla su içmeyi bıraktık. Küçük sulardan alıp, içip attik. Ortada bardak gezdirmemis olduk. Her bulaşığı makinaya attik. Bir mandalina yedim, tabağını çalkalayıp şuraya koyayım, olayına girismedik. Hepsi makinaya...
Ilaclarimizi saat kurarak, duzenli aldik.
Vakitlice yatmaya, gün içinde dinlenmeye çalıştık. Bu benim için daha geçerli. Erkekler yatış moduna çok kolay giriyor. Ben hasta olunca gündüzleri de yatmamak için direnirdim. Bu sefer her fırsatta uzandım. Zaten o size hükmediyor aslında. O yüzden kendinizi dinleyin, dinlenin. Dünyayı kurtarmayacaksiniz nasilsa.
Birbirimizin modu dustukce kaldirmaya calistik. Sabir, sukur telkin ettik. Bazen beraber agladik. Hatta sacma seylere bile agladik. Ilk günlerde pek gulemedik. Calistik ama olmadi...
Tum çöpleri duzenli hergun bosalttik. Ellerimizi dezenfekte ettikten ve maskemizi taktiktan sonra tek buyuk bir posete koyup, posetin tutma yerine de dezenfektan sıkıp, kapiya oyle biraktik.
Kapımızı maskesiz açmadık.
Dis kapi kolu, zil gibi yuzeyleri düzenli dezenfektanla sildim. Bilmeyip gelen birine sebep olmayalim, diye.
Öksürük için
1-) Zeytinyağında bekletilmis, ikiye ya da dörde bölünmüş kuru incir (benim öksürük klasigimdir, öksürdükce bir-iki parça yiyorsunuz.)
2-) Ağzınıza bir veya iki adet karanfil atıyorsunuz. O bir kenarda duruyor. Bir nebze rahatlatıyor.
3-) Bir çorba kaşığı toz zencefili, bir kase bala karıştırıp sabah, akşam bir kaşık yutabilirsiniz.
4-) Yanınızda surekli su bulundurup, ara ara yudum yudum içebilirsiniz.
Buna ragmen içinizin temizlenmesi icin öksürmeniz normal. En azindan öksürük krizlerini daha yumusak atlatmanizi saglayacaktir.
Bu arada ailemiz, esimiz, dostumuz surekli bize yiyecek tasidilar.
Biz fazla yiyecek durumda degildik, durumumuzdan dolayi kimseyle de paylaşmadık. Dondurucum 1 aylik yemekle dolu su an. Balkon manav gibi.
Alisveris konusunda komsularimiz hergun arayip sordu. Hicbir konuda mağdur olmadik.
Aile fertlerimiz en ufak detaylarla ilgilenip bize moral asiladilar, her sorunumuzda dört koldan doktorlarla iletisime gecip, bizi yonlendirdiler. O asamada siz saglikli dusunemiyorsunuz. Bu da cok onemli bir destekti.
Her birinden Allah razi olsun ❤️
Gelelim hakki zor odenecek tip mensuplarımıza...
Biz oglumuza bulastirmayalim diye camekanlar, kapilar ardindan gorusmeye cabalarken, agzimizin icine, dibimize kadar girip bize tedavi uygulayan, tatli dilli, guler yuzlu hemsirelerimize, cevval doktorlarimiza sonsuz tesekkurler. Ayaklarina tas degmesin. Allah yardimcilari olsun. Bu konuda saglik sistemimizin de cok iyi isledigini belirtmek istiyorum. Filyasyon ekibi cok sistemli calisiyor. Cok düzgün ve anlasilir iletisim kurdular. Kendimizi emin hissettik.
Fakat benim eksik buldugum bir nokta var. Filyasyon ekibi size sadece piyasada satilmayan Covid ilacınızi getiriyor.
Agri kesici, mode koruyucu ve kan sulandirici ilaçları o esnada size sozle soyluyor. Siz hasta psikolojisi ile o an ugultudan baska birsey duymuyorsunuz aslinda. Ben esime hastanede doktorun yazdigi recete ve bilgilendirme dolayısıyla bir gun onceden bilgi sahibi idim ama olmasaydim, filyasyon ekibinin söylediklerini o an aklimda tutamazdim. Durumunuzdan dolayı yaninizda baska kimse de olmuyor, dinleyip size sonradan söylesin. Yasli olabilirsiniz, gozunuzu acamiyor olabilirsiniz.
Bunun yerine, hastaya yazili bir kagit biraksalar daha iyi olur diye düşünüyorum. Hatta direkt recete olarak verseler. Kendilerine de kolaylik olur. Her kapida 10 dk ilac kullanimini anlatiyorlar cunku..
Bunlar bizim kisisel tecrubelerimiz.
Aklima geldigi kadar detayla, birilerine faydasi olacagini dusunerek uzun uzun yazdim.
Saglikla kalin, kalalim.
Birgun gelip bunlari sadece ani olarak okuyabilecegimiz günlere tum dunya olarak en kisa zamanda eriselim.